3
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1261
Okunma

Süleyman
bu son makamda sırtımı daha çok tanıyor kelimeler
Ey şakağımın beyaz hükümdarı
Sen geleli siyahı küs sanıyorum
İçi bütün
Uzun yollar toparlanıyor aksine
Yudumu eski çok eski bir sabırla kavrulmuş
Bıyıkları cıgara yanığı
Anlamı heybesiyle oynaşırken
İçimi bil eyleyen tellal
Çiyi deme zorlayan erbap
Kalkıyor yerinden
Koyusu közden fışkıran
Dem gözlü kıvamım tellal
Vardı ya damarı ince uzun
Mevsim içi
Kırılmış beli rüzgarın
Övmüyor seni
Dudağı bahar ölçeği
Soluğu yön ve yağış
Vaktimi terk edip düştüğümde
Toprağa yakınlığım tellal
Kaç cüzün anlamı
kaç közün savrul-anı
hakimi imtihanımın
Sözümde saptığım yollar tellal
Bildiğini sorgulayan faniler gibi
Kederi kahreden kaderim tellal
Kelime sonu yumuşaklık
Cümlenin dikeni tellal
Soyunuyorum sularım
Giyiniyorum kuşlarım
Makamlarım tir tir titriyor
Geceye şart olan karanlık tellal
Sabrım sabırsızlığım
Aşkım meşk-im zaafım tellal
Kaç seyyah dilinden Azad etti sesimi de
Döndüm rüzgarına bilmiyorum
Sesime küs kalan ihtişamım tellal
Bir beden daralsın diye terziye verilen
Kıyafetler gibi hayat
Tam üstüme oturduğunda
Orada bir yerde kızım tellal