5
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
2630
Okunma

mevsimsiz geldi aşk;
ayaz yemiş kanatlarıyla şah damarımı soktu
dolaşmaya başladı kanımı
uykumda vurgun yedim oturdu bağrım üzre usulca
ısırdı rüyalarımı değişti bütün haritam
--olmasın istedim sabah buğulanmasın hayal
titresin kalbim üzre elest bezminden doğan ay
o şehla’ki düşen cehennem ateşi, cennet mavisiydi doğanın
yâr kokusuydu tenimi saran
hicretlere yürüdüm gökle sahra arasını
bedevi gözlerimi yoluna çevirdim
rüzgâra denk; düşe kalka
cihet bilmez kaktüslere gül eyledim bütün yıldızları
--gelişine giydiğim Yusuf yanımı bedir kuyularına attım
mersiyeler okuttum bulutlara İbrahimce kervankıranım
dur dedin, durdum
sürmeli gözlerini yasladın kirpiklerime
kıvılcımını aldın tılsımını yitirdi bakamam ufuklara
hayalinin avcısıyım artık karanlığı gezen durmaksızın
okyanus mavisiyle şiir yazdığım
yönüm olan aydınlığım
--sen benim çığlığım her vedaı çözen kilidim o sonsuz uykumsun
gölgesine tutunup ruhumu ve kalbimi gezdirdiğim tahammülüm
aşk deli gömleğiymiş
Yunus diliyle geldi örseledi beni giydi
baştan ayağa sana büründüm
örttün üstümü saydamlığınla
hatırla yâr; sana kesilmiş demiştim
çocukluğumun göbeği serencâmında
ve eriyebilirim
mahşeri bir cinnet karışabilir mesut hayallere
--kalbimi divane dönen Leyla’m bilinmedik görülmedik illet bu aşk
tutkunluğumuzun çözülüşü ise mahşeri güneş yangınıyla son bulur
mâverâi hisle başlayan katil telaşa dönüşen masum beraberliğimiz
5.0
100% (21)