4
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
2446
Okunma

gerçekler birer yalandı
kimselerin bilmediği kadar açıktı
yalnızdık hepimiz
bir adamın kalabalık düşleri kadar yanıldık
...
içindeki çocukla
türkü çağıran dilsiz adam
gelen notalara asar gözlerindeki uzakları
rutubet kokulu duvarlara nem yapmış çayla
gönderilmesi unutulmuş mektubun
yalnızlığa anlam katması
baktığı kilometre taşlarına sürgün geceler
yolculuktur yüreğinin ülkesine
her mülteci girip
sürgün çıkan sevgiler
belki bir fotoğraf
olur ya
sokakta tanıdık ayak sesi
pencereden görünen
karşı ışıkların birinde aşk
ihtimallerle örülmüş
sakız kokulu zemheri kazağı gibi umut
herşey
ahşap duygularını siyaha boyadığı sabah
aynada günaydın demesiyle bitti
kalabalık ne varsa ömür adına
oysa
trenler uğurlanıyor
gemiler kalkıyordu vedalardan
sanki hiç değişmemiş zaman
kısa pantolonuyla ağlıyordu çocukluğu
denklemler
matematiksel sorular
felsefi cevaplar
bir ütopya üşümesi oldu
aklının şose boyu suçları
herkes onda hiç kimse
o herkes de kimsesiz
( insan bir kere doğar
yaşadığını sandığı sürece ölürmüş )
bir sürekli akrep sokar
yelkovan batar
o muhteşem mavi şarkılı acılarına
ağaçtan sakallarına yürürken göz yağmurları
dudaklarının u dönüşüne çömelir izmarit
ahraz gölgeler içinde
kirpiklerinde çamaşır asan annesini özler
intihar dolar parmakları
rezil giyinmiş kentin
bayat hüznü örtülür üzerine
ve yarı açık görüşlü bir pazar
sonra kapalı cezaevi korkuları
bir karıncanın yükünü düşünür
ardından adamlığı gelir aklına
saati
hiçbir yere gidilmeyeceğini bilerek kurup
sadece hayatın devam ettiğini
ruhuna ispat etme çabası
tüm beceriksizliği
bir çekmecenin tarihi dökümanlarıdır
o paha biçilmez unutulmuşluklar
ve adam kendinde ölür
kendinde yaşar
hiç durmadan..!
herkes biraz düşmandır kendisine..