1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1163
Okunma
suyun yüzünde bayram, koca gözlü balık pulları
rüzgarın köpük, köpük ağarttığı mavilik...
bütün bu kuş kanatları,
erken çocuk sesleri...
marazı var lakin balıkçı hasan’ın
laf anlamaz bir şahikanın sırtında
yüzü yıldızlara komşu, inemez düzlüklere,
dağları sanki denizi bıçaklamakta
aşağı minarede dehşetli sabah ezanı (uyanın!)
kan kızılı bulutlar,
taka izleri silinir birbirinin ardından,
dalga diplerini döver deli çığlığı
kum gibi bir nefes dökülür iskeleye
yaza çeyrek var bir kadın çıplaklığında
kadından kan, ten ve can çekilir
kan kuma karışır, kum kusursuz bir sessizliğe
ölüm ölüm olalı görmedi böyle şenlik (uyanın!)
böylesi bir tersine var olmak
giderek ölmek, boyuna azalarak yaşamak
uçurtma sonları süzülürken havada
uçurtma mevsimi kıvamında
yaza çeyrek var bir kadın çıplaklığında
bir marazı var diyorlar balıkçı hasan’ın
(uyanın!)
vurur hasmının yüzüne, yüzüne,
hasmı dilsiz... tüysüz, tüleksiz
pusatı çifte su verilmiş balık pulları,
deniz kestaneleri
tahta tekerlekten bir bacak,
şarap şişeleri, sorgular ve cinayet dosyaları
yarası beş parmak izi,
beşinde de inceden bir kağıt kesiği
bin yıl sürdü desem yeridir bu cinayet
uyanın!
iskelede milyon kere kum tanesi
yanar sessiz sedasız bir cehennem... yansın, kime ne?
kumda kan, kanda gül kurusu
hasan’ın aklında “güneşin bütün doğuş yerleri”
elinde filiz, filiz kan çiçekleri
kimseye ilişmeden açar öylece
uyanın!
5.0
100% (7)