6
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
2684
Okunma

özletir bütün sevdalar
yalnızlığı ağır
tütünü acı olur kentlere
...
yokluğun vardiyasında
hudutsuz şarkılar söylüyorsa sokak
pencerelerinde gözlerine bakmalı
orada bir, kaç düş unutulmuş
yada azınlık aşklar olabilir
kapılara belenmiş gitmeler
suskun şiirler dökmeli kaldırımlara
duvarlarda gölgeler
atılan adımları saymalı sessizce
bir hüzün
iki hüzün
üç hüzün
göğün gece adı soykırımdır
yıldızlar çoğu zaman imge
ay ironi bakışlı kadındır
korkarım
korkarsın
korkarlar
baktığın yerde ışık hızı
olduğun yer hantal yıkımlar
rüzgara çalım atmış taş çürüğü
suların koynunda saklı hüzzam
dilenci avucunda kirli açlıktır
yanağına benzetmelerle dokunabilirim
denizi dudaklarıma geçirmiş
tenindeki kuraklığa savrulabilirim
belki ölümüne tutkudur huzurum
belkide çılgın atların koşması
sahi seni nasılda içime kaçırmışım demeliyim
kuralsız kutsallık ve dağınık bildirgelerle
arınabilirim yani
bir sevişme
iki sevişme
üç sevişme
hemde saçlarındaki zemheriyle
daha ne olsun
herkes biraz yabancı kendine
herkes biraz akraba birbirine
aşkın ihtilal günlüğünü yazanlar
nedense sevdaya borçlu ölüyorlar
sen umursamadan kimlik tespitini
hüviyetimde heryeri doldurup
bana bir ben verebilirsin
özlemeyi çoktan öğrendim seni
biliyormusun
her uykuya daldığımda sana ölüp
her sabah sana günaydınla diriliyorum
gerçi ne kadar dökülse boyaları aşkın
yüreğimin fırçasını gözlerine sürüp
yeniden renklendiriyorum sevdayı
artık suçun kendisi olmaktansa
suçu teşvik eden olalım sevgili
kentler hep hüzzam sığıntısı
yinede aklımız kaçak
yüreğimiz yasadışı
...
dramatik bir öykünün hastalıklı yerinde
aşk tahlili yapmakmış bütün mesele..