4
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
678
Okunma
kaybolmuş yıllardan geliyordum
uzak yıldızlardan
yalnızlığın içinden
ve senden
abartılı içimi hoş gör
yüce bir dağ değilim ben
duygularıyla yok olmuş düşünceden
sana yeni nehirler devşirdim
bazen düzlüğünde oyalandım bir mavinin
bazen uçurumlarında kederden
iki kişilik sıcaklığı artıyor sensizliğin
sonu sende kaybolan sinemalarda
arka koltuklara saklanıp gözlerini yuman
bütün ışıklar beni yutsun ki
sana aşkımı söyleyemedim
duydum
tabi ki duydum
karanlıklar geçiyordu önümüzden
ve içi boşalmış çiçekler akıyordu
kadife yanaklı güllerin
dinmeyen efsunlu sevgisinden
bizi sokaklarda kol kola gezdirip mutlu ettiler
kaldırım taşlarını mı sevmedik
ya da balkonlarından düşüp
ölmeyi mi düşünmedik ansızın
içime yakınlaşıp kendimi güldürdüm
takla atan palyaçolar
kılı kırk yaran ip cambazları
aşkımızın son aralığında yürüdüler
uzun kırbaçlar şakladı
yaralı kaplanların sırtında.