2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1382
Okunma

Akşamın kuzguna gebe saatinde
anlamlara muhtaç bir rutinin içinde boğulmuş,
gündelik görevlerden yorgun bedeni,
saldın mı bir kanepeye
fırlatır atar gibi ceketini;
Hayat durur.
İstersin ki;
bir süre çalışmasın zamanın motoru,
ilerlemesin bir adım.
Tıpkı sen gibi...
Bacaklarında
günden gelenlerin dizi dizi sancıları birikir.
Minik çimdikler atar sanki birileri
durduğunu fark ettiğinde bedeninin.
Tek bir şey istersin o an;
Kimse konuşmasın,
Kimse bir şey istemesin,
Amman kimse sana ilişmesin.
Mutfaktan kalın dudaklı bir arap hizmetçi ellerini kurulayarak gelsin,
Bacaklarını minik bir şilteye yerleştirsin.
Sonra sessizce çekilip huzurundan,
Damağına uygun kıvamda bir fincan kahve pişirsin.
Önce
mutfaktan kokusu gelsin burnuna buram buram.
Sonra
sessiz evin koridorunda arap hizmetçin,
Şıpıdık terlikleriyle yaklaşsın sana
adım adım.
Kahve fincanını aldığın anda eline,
Ruhunda inceden bir rast makamı tıngırdasın.
Ah,bimem mi canımın içi...
Yok ki sende de, bende de bir arap hizmetçi.
Ama kahven var dolapta.
Senin sevdiğin sağda, yeşil kavanozdaki.
Bedeninden önce ruhun aldığında yaşama takatini,
Sağ elinle fincanını tut,
dökülmesin kahven.
Sol elinle uzan telefona
Ve ara beni
Kıralım senle şöyle iki lafın belini.
Bence böyle olur akşam keyfi
Serpil ŞEN
5.0
100% (5)