1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
922
Okunma
Kaçıyoruz
Kör kütük bir evin yorgun odalarına
Karanlığın ellerine düşmüş
İnce elenmiş sevdamızla
Sabah bugün erken oluyor
Ölüm bir karış daha şuracıkta işte bak
Sonra saklanıyoruz
Sonra yaşlanıyoruz
Dayanılmaz bir hal alıyor karmaşıklıklar
Hadi çek çıkart beni kör sevdanın uyumsuzluğundan
Doğanın yanlışlarından
Kusursuzca seviyorum seni ey yarim.
Kendini bırakmışken karanlığın soğuğundan
Üzerimde yorgun çelik zırhlarla
Sana geliyorum.
Senin hasretinden söz etmek gerekirse
Boynu bükük kırlangıçlar ölüyor
Sokak ortasında bir kadın vuruluyor
İçimde ince hizalara bölünmüş acılar birikti
Sen, olmayan
Ovaların düzlüklerine bak
Yasadışı sevişmeler gibi.
Otur yanıma ey yarim
Bilmeceler başımı döndürüyor.
Gözlerin sessiz çığlık gibi doluyor avuçlarıma
Aşksızsa avuçların
Gül koyuyorum avuçlarına.
Şimdi ağlamanın sırası değil ey yarim
Saçların betimlenmemiş mutluluklar doğuruyor
Olağan renginde.
Nedense akşamları daha da yaşlanıyoruz
Sabahlara doğru ölüyoruz.
Bu ölmek gibi ama
Dikine ve enine ağlayan soyut karanlık
Meydan ortasında çınlayan kulaklarımız
Hastanelere konuk oluyoruz
Topluca.
Uzan yanıma ey yarim
Bu gece karanlıksa, pek âlâ.
Hadi şimdi bir türkü tutturalım seninle
Yollarda birikmiş çiçeklerle
Bir odanın en kör noktası
Ve eskimeyen sevdam
Halsizlik var üstümde
Bir mahzende unutulmuş hüzün şişeleri
Yaşamak ve seni sevmek sancıları
İçime doluşuyor tüm olağanıyla
Rüzgar
Sahipsiz gecenin koynundan çık gel şehrime
Ötede kokular saçan o gözler
Maviliğin berrak bulutları
Seni sevmenin yarısı.
Hazırsan çıkalım ey yarim
Hüznün kuşları dört bir yanımızı sarmadan
Çıkalım
Yasaklar kentimize ilişmeden.
5.0
100% (3)