6
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
3937
Okunma

susarak
yağmur yağar papatya gelir ..beşinci mevsim
...
sorma yaşanmışlığı
cevapsızlıkla anla beni
kuşlar vurulmuş
başaklar bir yerde sarı
hep bir zaman kaçaklığı
sorma
susarak anla beni
eksilmiş bak düşler
dağınık seremoni hayat
denize sıfır hayal kentinde
bir başına senim işte
ardım sıra aşk ol bana
sevdalı uzak ihtimal mektubu olur
adressiz gözlerine
düşerim güvercin kanadıyla
ağır, ağır tütünlerim küsmüşlüğünü
bütün yangınlar sonrası
ağrılarıyla sevmeler sarıp
iklimine uğrarım bir eşkıya zamanı
kül çoğalır çoban ateşi gurbette
sılaya hazan düşmüş bir hikaye olurum
uğra bana
her romatizma sancılı düşün içine kat seni
kabuslar ayıkladığım bir gecenin uykusunda
ellerinde militan aşklar
göğsümün soluna uzan
saçlarına
teker, teker devrimler takayım
sokak tabelası pasına sürünmüş rüzgar
pencerenin kıyısına demirler bir aralık ayı
sen lapa,lapa karları sallarsın Cudi’nin gözlerinde
içim kıyım, dışım telaşlı adam
gülüşünün ortasına
usulca bırakırım krizantemleri
kalbimin tüm topraklarında kurarım
sınırsız bir ülke
sen olursun başkenti
ne kadar çok üşüyen sevda var bilirsin
tenlerine ayrılığı sürüp
ayrı istikametlerin zehiri olurlar
sen hiç gitme
taş duvar ol tutsaklığıma
dövülmüş geçmişime cumartesi annesi
yenilmemiş dağlarıma çıplak ayaklarınla gel
birileri kimliğini kaybetmiş bakar hayata
sen benim anam, bacım, yoldaşım, kadınım ol kal
o mülteci kentlerin yollarında
sığınmacı olmadan
aykırı bir ihtilal ol
güneşin memesinden sağılan süt olsun hürriyetin
dilinin ucundaki ana lisanınla türküler söyle
ben bu kentin etrafına saçılmış
metropol yitirmelerine ayak uydurmadan
aşkın resmini çizerim şiirlere
senin sustuğun vakitlerde
konuşurum gözlerinle
sen ağla
avuçlarım çocuk bahçeleri
toplarım onları
acını saklama
acın acımdır
beraber ağrır
beraber güleriz
yaraların çoktur bilirim
yaralarına ilişme
kabuğunu bağlar
sabaha günaydınlar takarak
doğaçlarız günü
sen ağla
kirpiklerinden öperim seni
kafasını kuma sokmuş ömürler dünyasında
kırılgan zaferler büyütmeye and olmuş kitapların
üzerine düşerken gecenin lacivert elbisesi
biz seninle dağınık sayfaların arasında sohbet ederiz
benim tütünümün külleri dokunur dudaklarına
senin kahvenin buğusu serilir yüzümün coğrafyasına
demlenmiş uykusuzluğun tek şekerli yerinde
sevişen yağmurla toprak olur
sarkaçlara ses saklamış kuşlarla böleriz karanlığı
şimdi
kente çisil, çisil yağmur yağıyor biliyormusun
milyonlarca sana merhaba çisilim
anladım ki
bir tek sen anladın beni
yüreğinde pamuk şekerli bir çocuk
gülüşüne yarını takıp gelmişsin
artık gemileri yaktım
küllerini aşkı kirletenlere savurdum
bu
son bir uyanıştır sevdaya dair
alın terimle yıkadığım benliğim
benliğine aşktır sevgili...merhaba..