7
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1690
Okunma

yağmur gelmeden önce
...
kayıp düşler kentinin
karanlık gözlerinde buldum seni
ki
daha hiç yüzüne gülümsemediğim
ve elinin derisine sürmeden dudaklarımdaki külleri
yabancı bir dilin tercümesinde sevdim seni
tanıyormusun beni
yüzümdeki çizgilerden uzanarak hayati bulgulara
yüzyıllık bir tanımayla
dokunurmusun kirpik ucumdaki şarkılara
aykırı tüm ayrıntılardan uzak
göğü hür denizi sessiz bir şehirde karşılarmısın ruhumu
dahası
kaybettiğin onca vaktin ardından
kazanırmısın beni bir sevdanın son durağında
hatırlarmısın beni
hiç yaşamadığın anıların iklimlerinin arasında
çağırırmısın yüreğimi
daha merhabalı ilk ezgili akşamında
ağır rıhtımlar dolar
ben ve sen dediğimiz biz isimli gemilere
ve öylesine şaşkın şiirler düşer
mehtapla meltem arası bir yere
gözlerinin renginde
tüm renkleri avuçlayarak koşuyorum çoğul bir rüzgara
rüzgarın ardında sen adında bir rüya
ben o rüyada çakıl taşı oluyorum ırmaklarda
ki
daha kokunu duyumsamadan özlemeyi öğrenmişim kokunu
ağır bulutlar sarkıyor denizin en yeşilli yerine
ben seni o yeşilin ıssızlığında buluyorum
denizin üstünde yürüyen ayaklarından damlıyor tuzlu su
ve ben arkamı yasladığım denizin
sırtına yazıyorum sana olan düş şiirimi
biliyorum
bilmiyorum seni
daha dün gibisin
belkide yüz yıl öncesinden geldin
siyah beyaz bir fotoğrafın silik yüzü gibisin
ama sen bendesin
biliyorum
bilmiyorum seni
...
bir anda olur hayalini kurduğun..