14
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1605
Okunma


Sana bu mektubu
Bozkırların bilmediği denizlerden uzak
Kırk yıl odun taşıyan
Yunus’un diyarından yazıyorum
karanlığımı boğan mavi bir akşamüstü
Yıldızlarla hemhal
Tanrı’yla baş başa
Bir taşra kuşu kadar özgür
Kırık şehrimin kadını
Seni düşünüyorum
Kalbinin kafesinde çırpınan ben
Varlık ve hiçlik sarkacında
Van Gogh ‘un günebakanlarının
Solgun yüzüyle yazıyorum
“hüzünlü dönemeçler”
Dar sokaklarda sıkışan rüzgârım
Kendime esiyorum
Yalnızlığım ipi kopmuş bir uçurtma
Bir Rumeli türküsü çalıyor radyoda
Seni sarıyor hüznüme
İstanbul kokan saçlarını özlüyorum
Kaç demdir
yel değirmenleriyle savaşan don kişot’um
Gülüyor hayallerim bana
Keşke diyorum
Ashab-ı Kehf misali
Uyutsa beni de Yaradan
Sonra
Sonra yokluğuna uyansam
Alışsam bir türlü alışamadığım sensizliğine
Yolunu bulan bir karınca olsam
Bıraksan ellerimi
Artık ölsem
çok kıymetli seçici kurulu’na ve sevgili edebiyat defteri aileme sonsuz şükranlarımı sunarım.
gönül gençyılmaz
5.0
100% (25)