5
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2470
Okunma

üşüyen bir kuğu gibi sokulsam sana istanbul’um
oya ağacının filizlerine nazenin bir dokunuş siluetin
buzul gözler ısınır aktıkça üzerine mavi gün
kaç sevgili verdin bana istanbul
bir düşün...
kaç ihanetini gördüm dar ağaçlarında
en koyu intiharlar sır köprülerinde tükenirken
kaç gece diz çökmedi uyku
çocuk gelinlerine
ötede
kesik parmaklı ney semalarında
seslerini yitiren kuşların
hangi tepene sahip çıksın
ey istanbul
tuvalindeki kara ruhları yavruağzı çehrelere boya
boya ki
çilek bahçesine dönsün tan yerin
ey tarihine neşter vurulan şehrim
sokak çocuklarının gülüşlerini
yükleyip posta güvercinlerine
anadolu’da gözü nemli anaların
kabuksuz yaralarına kondur
düşlerinde zeytin dalı yeşeren
kondur ki
dökülsün günahların yer çekimi kuytularına
ey meftun olduğum şehrim
tütün kıran
pamuk toplayan mevsimlik işçi
tandır başı sohbetlerin bozkır kızlarının
süslesen de hülyalarını
bilirim
dönüşemezler defne saçlı hurilerine
artık oyalama kalplerini
sen istanbul şiirin efendisi
sen
sevdam kavgam taze kanım
sen günbatımlarım
mor yalnızlığım
ve sen
uçurtmam tahta atım
horoz şekerim pamuk helvam
siyahım akım
kirpiklerimi coşturan gözyaşlarım
üşüyen bir kuğu gibi sokulsam sana istanbul’um
gönül gençyılmaz
5.0
100% (13)