3
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1043
Okunma
ıslanınca kendine açılan şemsiyenin altı
kuşku yok
şimdi zamanı değil yukarı bakmanın
ayak uçları taş
ve bir telaş içinde havayı yaran kuşlar
getirip kendime verdim
kutsal ağzı sıkılgan düşlerimi
ne parmaklarım değdi
ne de ben oradaydım
aldatırken sensizliği
damdan dama konan kuşların sesi
erimekte fazlalıklarım geceden beri
kuşkulu bir aklın sorular sormadığı susma halimi
yalaka hıçkırıklara kaptıran şehrin tekerlekleri
dalgınlık işte
dalgaların tekrarı gibi
karasız ışıklar serpiştiriyor kayalıklara
azalıyor uzak düşüncelerim ay
uykulu evlerin kirpiklerine kaçan toz gibi
gözlerinizi ovuşturmaya geldik
çokluk kötülüğün kardeşidir
veya kimi ilgilendiriyorsa
falanca pencereden içeri
aynalara koşup yalnızlığını gidermek
ayna dedik diye
ayak ucumdan bahsediyorum ve o ıslak taştan
ve yanağına acılar karıştıran kuşun
başımın üstünde dönmesinden bahsediyorum
iki köşeli rüya
inilecek yerler direkler eğilerek
apartmanları ağaçları ve gölgeleri geçiyoruz
sebebi belli değil
basamaklara basmadan uçmak isteyen birine cesaret veriyor karanlık sokak.