6
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
4070
Okunma

dört duvar kapalı yalnızlığa
göz yağmurlarım düştüğünde
usulca uyanır göğsümün acılı çocuğu
pencerede buğu
dışarıda sarı mevsim
kemirilmiş ne varsa düşlere dair
tütün grisiyle dağılır tülün beyazına
kendim yanar
kendim sönerim apansızca
bardağımdaki
sonraya saklanmış yutkunma
kapımın üzerindeki
çevrilmeye hasret bir tokmaktır
heybemde topladığım hüzünlerle
karışıp bir ezginin kanına
akıp dururum sevdanın yarasıyla
ıslak ayrılıklar durur kirpiklerimde
birer birer düşerler avucumun toprağına
dişlerimi sıktığım an kopar deliliğim
sonra çocuk olur
saklanırım dizlerimin arasına
şiir satan bir kadın gelir usuma
huzurumu okşar saçlarımın arasından
sakallarıma dokur parmaklarını
işlendikçe özlemim
sol elime göçer kalem
mülteci kelimeler firar eder sırlarımdan
sığınırlar sözcüklerin toplu mezarına
kitabın ayracına yazdığım yitik notları
kırılmışlığın çekmecesine kaldırılırım
kurşun gibi seker uyku
yanıbaşımdan geçer gider
dağılmış bir yorgunluğun rahmine düşer
rüyalar olur usul usul
ve gece dizini çöker
doğurur düşleri
artık ezbersiz bir zamandır takvimdeki
doğaçlama tüm yanıyla hayat durur
beni,seni,bizi aşka çağırır
saat umuda vurursa eğer!!
...