2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1046
Okunma
dili kırılıyor sessizliğinin
içimdeki o çok cılız kızın
düştüğüm bu sular, mavisine alıştırmalı kendini
sanki bağırsam buradan, orası Istanbul...
ellerinin tersi düzleştirmiyor uykumu
dağınığım yeni bi şehrin eski kaldırımlarına
gölgemi bıraktığım yerde bul ve öp
kurşun sesi ne hafif, suskumun kendisinden
bilir miydin?
bilmediğim ne çok şey bırakıp geldim
kanayan gülü öpmeye çıkan ağızlardan
martı gülüşlü kadınlardan
ve en çok bir ekmeğin kırılma sesinden dönüp
kalbimi yol yapıp yolculuklara
geldim
duydun mu sesimi gözlerimin giderken
çıplak ayaktı gözyaşlarım hiç ses etmedim
sarı saçlarımı kestim lavaboya
kalbimin ateşini göğsüne indirdim
ama çocukluğum hala orada
iyi bak
ikimize
iyi giyin, ben yirmidört saat güneş
sen bu sıralar yağmurlu bir eylülsün
5.0
100% (4)