3
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1490
Okunma
-Ey çığlığımın şiirlere düşürdüğü lâl iz
-Ey şeb-i arûsuma ağu olup dolan çoğalan giz
-Ey y/âr bildiğim yöneldiğim dehliz;
Sana yazgımı kelimelerle anlattım nice yıllar
sen okudun
ben beş günlük gölgeliklere kan kustum
dirimlerini senle bölüşen bedenim Rüzgârla boğuştu
gönül fenerime şimşekler çaktı
özlemim tufanla yerlebir
yolumu kaybettim uğuldayan ormanda
-vakit mayalanıyor ört beni dokuz yerimden-
-mevâ’sularında kelime-i şehadet saracağım onulmaz yaralarıma-
hiç direnme otur şöyle yanıbaşıma
yorganlara bürünüp açılmalıyım sana
bu en dingin en derin halim
vedaları yıkandım mehtapım hazır korkma;
mevsimlerin yoğurduğu fırtınada
azıksız toprağı ıslatan gözlerime bak
Nil kadar cömert melâlim
şems içre akıtıyor gözyaşımı
tebessüm silindi
felek bile nâçâr kalıyor derdime
-derdim ki izdüşüme vuslat izi bırakır
ağır yük olur zaman
Şehr-i İstanbulun nabzına sokulup oturmuş akrepler
tutuyorlar en vurgun yerimden
zehirleniyor üstüne titrediğim
en sevdiğin mavi ortanca
umut burcunda gün sayıyor
sularım dağlara yaslanıyor hey...
-söyle yaslanabilirmisin beş günlük gölgeliklerin çığlığına!-
5.0
100% (19)