8
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1390
Okunma
Gelecekte her birimiz
yaşamın her anını, her an’ıyı yanımıza alıp
bidolu yeryüzünü birkaç metre derinlikte toprağa götüreceğiz
eşit kemiklerimiz; siyahi, düşsüz, gezgin ruhtan arınacak
eprimiş ve trajik kefeni giyinecek -genç gövdelerimiz
bu dünya ödev; herşey duruyor dünde
geçmiş gelecek o şu bu,
dağlar, ağaçlar, renkler
hayal edilen hazlar
kuzular, ıhlamurgiller -ödev
soluk almak, çehredeki figürler, çığlık
el kol hareketleri, satın alınan kan
ve satılan cenin -ödev
ki; yokluk yoksunluk içinde kağıttan evleri safça boyayıp
sahneye çeviriyor rol yapıyoruz
’Ey ölüm, gel otur şuraya ve düşün’
kâh bitkin bir halde
kâh sevecen gözlerle fiskiyeliyoruz hayatın
bize sunduğu derslerini
’Sabır diyen kim’
her yanı tanıdık yepyeni kaygı
rastgele dolaşıp sınırlı hayatın sayfaları arasında
bu perişanlıkla başkalarının talihini harcayacak
imgeler döşetiyor şaire
dört beş dize bir araya geliyor şiir bitiyor
bir şeylerle gidiyor herşey
hüzne akıyor yorgun argın
sözgelimi; Dünyanın mevsimlik işçileri öğrencileriyiz
bizi sınayasın diye yaşıyoruz ey ölüm .
5.0
95% (21)
4.0
5% (1)