1
Yorum
12
Beğeni
4,9
Puan
1245
Okunma
Gecenin her üçünde yarı ürkek yarı baygın
başsız dağlarda ölmeyi düşündüm
cebinde üç-beş kağıt
yere batmayan sarayların altında
dünü yok bugün karnı tok olanlar
nereden bilsin
anneme doğru mai gecenin dördü;
kirli deli gömleğimle cebimde hücum şırıngası
biraz ürkek biraz yarı baygın
öbürüm döne döne çıkışı kalan katları
"Anne kapının zincerlerini aç
peşimde parmakları gevşemiş onsekiz iri adam var
kurt kulakları pörsümüş
eğer yakalarsa alttan almaz
taranalım vuralım sezgisiyle
taşak geçer o incedayı piç gülümsemesiyle
Anne otomatı yak
inan demir çubukları sevmiyorum
parmaklarım birleşiyor
uçlarında bir hışırtı büyüyor
kanı solsun diye
eşek sudan gelinceye kadar
otların sarardığı yere uzatılıyorum
içimin sisli duraklarından kuşlar havalanıyor
biliyorum bir daha dönmeyecek kanat kırışları
ruhun huzur yakasında iki elim kalacak
"Anne beni hangi saatlerde doğurdun bilmiyorum ama
tamda bu saatlerde boğmanı isterim
ölüm nöbetleri ağzıma kusarken
uzaklar uzaklarda yaşarken gideceğim
--ey kirpiksiz gece yarıları
yağmurlar denizlere yağarken
başı boş bir çağlayanın köpüklerinden
doğuyor zafer ve ölümsüzlük
artık şırıngamda saklı hücum
acının öte yakasına vurulmuş
kalmış annemin beyaz entarisi sularda
kalmış düşün beyaz harmanisi sularda
--bin yıllık gölgeleri başka büklümde hatmetseydik.
5.0
92% (11)
4.0
8% (1)