7
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
1887
Okunma

külün yüreğe ilticası ...
sadece
ucuz bir roman kadar unutulmuşum
unutulmak
nasılda koyuyor
yalnızlığın terk kokan adamına
...
daha
gemiler
denizin karnını keserek
özlemler taşımadılar
gece içinde suların
lacivert açtığı zamana
martı sesli aşk
yüreğimi olanca düşmesiyle atmadı
sustuğum kadar
tütün ağacının gölgesine sığınmış
kentin hayallerini sarıyorum rüzgara
dalgaların
her kayalara ıslak öpüşler resimlediği vakit
cebimden çıkardığım kestane renkli deftere
seyir halindeki yalnızlığımı karalıyorum
ödünç alınmış bir fotoğrafın
hiç tanımadığım yüzlerinde aradığım kim
çoğukez yargılayıp astığım harflerin
hangi vatana ait olduğunu anlamadan
nasılda tek tek kazıyorum duvar pütürlü sayfalara
aklımın zorlandığı
düşlerimin rehin zamanlarında
bir denizi alıp koynuma
tüm ayrıntıları öldürüp
geriye kalan haliyle acıtıyorum ömrümü
meczup şairliğin
amatörce utangaçlığıyla
şu fani ruhumun
her aynaya baktığımda ölmesine gücüm yetmiyor
turnalar gelip geçerken göçmüş yolculuklarımdan
üzerime sinen vefasız anıları
bir çırpıda çıkarıp atmak
imkansızlığın çok ötesinde bir yarın
bağışla anne
gülümseyişlerim
kırk yerinden ağlamalarla kırıldığında
cevapsız bıraktığım yanlarımı süpür günaşırı
ve acılarımı bir telgrafın
kısacık uykularına yatır
bağışlanması keşkelere takılmış bir ömrün
uçurtması hiç uçmamış çocukluğunu giyinip
şu denizin büyümüş vaktine def ediyorum kendimi
sanki masalsız bir kalmayla
ağır küf kokusunu kapatıyor tüm pencereler
bağışla anne
kimlik tespitimi gece kuşlarına bırakın
birazdan kalkar duygusal bir yığılma
ve vurur kahrolası heybetini
gölgemin suratına
...
nasılda acıktı maktul gözlerim
bir sabaha doymak
günaydın diyebilmek baktığı her surete
aynı kaldırımları adımladığım
camekandan geçen sevgiliyle
ve hiç uyandırmadan yalnızlığımı
merhaba doldurmak her önüme düşen sese
görüyorum
her gözün buğusu
bir camın yansıması oluyor kış puslu aşkta
sarkaçkarın altına tünemiş
güvercin kadar kahin
ıslak bir kedinin titremesi gibi yıkıcı aşk
içime kaçan kadına
yalnızlığımı anlarmısın dedim
anlamak bir kısa not
bilmek uzun bir yolculuk
varmak
ikisinin arasında yazılmamış olana
çok büyük bir savaşın sonunda
ruhların zaferini arzulamak dedi
kapandım denizin yosun kokulu saçlarıyla dizlerine
kentin ışıklarını söndürdüm
ölmek dediğim şiirlerin kasvetinde
bir çığlıkla bağlandığım kadının
sımsıkı hasretiyle düştüm yıldızların diline
merhaba derviş çocuk
merhaba seyyah düşlerim
ve söylermisin aşk
umuda daha kaç var...!
savurdum , rüzgar esti , yüreğime kaçtı küller...