0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1139
Okunma

yalnızlık,tıpkı uyurken gördüğümüz kabus gibi içimizi titreten
ve bizi her an kendi endişesine sokan kökleri derin bir senaryoydu.
hani düşersin ya bir bataklığa ve sonra çıkmak istersin,
oysa ayakların balçığın urgan örtüsüne çoktan batmıştır.
her çırpınış seni biraz daha ölüme sürükler,yaşama değil.
yalnızlık boynumuzda taşıdığımız soğuk bir giyotindi.
her gece kesik düşlerimizin intihara soluklanışını
en ince damarımıza kadar hissettirirdi bize
ki biz çıkarmak istedik yaşamak için ne olursa olsun
kurtulmak istedik bu urganlı örtüden..
lakin yalnızlık bir zincir gibi ellerimizi
ve kollarımızı kendi kelepçesinde
kendi yazgısına doğru götürüyordu.
ve bu yazgının içinde her an bocalamak diye bir şey vardı
sekip düşmek ve hiçbir zaman kalkmamak,ölürcesine...
nisan/2014
5.0
100% (1)