1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1152
Okunma

Durmadan koş küçük Antje, gülümse
pişmanlığın kan kokusunda cesetler saçılıyor
ölüyoruz bir gün, atmosfer çok sıcak
göğün matarasında iç çekişleri saklı
konuşma özürlü her birimiz, ölü nedimeler bir arada
çocuklar, danslar ve yedi milyar cüce
ciddiyetle gözyaşı döküyor bazılarımız hâlâ, aferin...
yanakların kıpkırmızı, koca bir sopa, şu an uykulu gözler
dudağımda kirli bir kanın pası
alkol tavan yapıyor bu saatlerde sokaklarda
esrar bekçilerin ayak sesleri, masum bir aşk sigara
sigaradan dövüldüğümüz günleri unutmuş değilim
ama ayağın üşüyor senin, şunun şurasında birkaç adım
aramızda birkaç bin cesaret, kolların, göğsün
seni seviyorum dersem, rüyana girerim sonra
bu işin eğlencesi yoktu
her zamankinden
dışıma saçılmayan mutsuzluğun oturduğu yerdeyim
çok uzun yollar, usulca akarken damla
öteki yanındayım hüznün, bilmem adı var mıdır?
biraz gülelim, tırnaklarımızı yiyelim,
sonra saklanmaya devam eder yalnızlığımız
koş lütfen, tarlalar arasında, gelincik tarlaları arasından koş
masallar uydururken ne de tatlıydın
öylesine sakindi hava, öylesine hafif
kalbinin sesini duyabilecekti böcekler
bu kadar küçük olmasaydın Antje
-düştün.
bu kadar çabuk ölmemeliydin
yıkanmaktan aşınmış ellerle dokunan adamların pis bakışlarında, solgun, narin
koparılmayacak bir çiçek gibi duran saçların
toprağa gömülmemeliydi
anlatamadım
fakat istersen,
intihara sıcak bakabilirim
mesele birazcık anlamak olduğunda
kırılan kalplerle kaplı küflü aşklarda
elinden tutup, papatya toplamak için
Antje,
benim küçük sevgilim
öyle şehvetli koşuyorsun ki,
kabus görüyorum,
gözlerimi vuruyor gidişin
k
a
n
damlıyor
5.0
100% (5)