1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1673
Okunma

Bir zaman bulutu öyle sessiz sakin
İçerisinde hüzünler dolu
Yılgın bir kuş karanlığı
Kılıcından kalelerin korktuğu bir dev
Yedi cihan içre yorgunluğun müptelası
Solmadan evvel diktiği son gül
Bir eksik yer var sanki maviliklerde
Ve alevle yanarken kanatları
Ruhunu öksüz bırakır saltanat kuşu
Kadim bir esintiyle diktiği heybesini
Örselemeden öperek uyandırdığı gibi
Laleyi en gizli mabedimize taşıyan
Eşi benzeri olmaz imparatorluk
Çehresinde eski güneşleri eritirken
Ay gecesinde Kabe’ye dikilir umutlar
Hurma dalından zeytin dalına
Güllerin imparatorluğu
Hakanlarını erdemle yoğururken
Tüm sanatını aksederken kainat sofrasına
Çitlembik kahvesinde Fatih çarşısına iner
İki dirhem iman doldurur aşk-ı sagarına
Kaz dağlarından sular çekilir
Kalyonlara nefes olur
Yıkılmaz surlar Fatiha ile titrer
Ruh çoktan bulmuştur boyutunu
Ve hissetmektedir an be an yokluğunu
Kim bilirdi dünyanın öksüz kalacağını
Ve kim bilirdi;
İşkodradan düşerken karanfiller
Musuldan yükselirken zılgıtlar
Yorgun bir kahraman edasıyla
Sığınıp kalacağını Anadolu’ya
Çekirdeğini gügercinler okşarken
Bin melisa çiçeğini göğsünde taşır anneler
Toprağa vururken cihanı titreten efeler
Sanki senin ruhunu şâd etmektedir her dem
Kırım’a uzanırsa ellerim kan akıtır gözlerim
Bosnada alevlenen kin ve nefrete
Yunus edasıyla göğüs gerer yüreğim
Ya sabır ya sabır ya sabır
Cevizlerin içlerinde kurt var diye
Ceviz sertliğinden ne kaybeder ki ?
Senin çınarının altında durmayan
Esintinle nasıl vücut bulmayabilir ki ?
Yalanlar perdesini araladığı gün
Conkbayırında suladık vatan mabedini
Gerçekleri acıya bağlayan gece
Öğrendik kim dost kim düşman karanlık kaderini
Üzülme ey çınar ağacının mübarek anka kuşu
Günlerden yas tutma günü değildir bugün
Üzülme maralım al yazmalım sevdiceğim
Elbet bitecek bir gün bu amansız sürgün
Savaş Büyükgökdere
5.0
100% (2)