0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1241
Okunma

Gecenin sesi yoktu.
Vakit bana,
Sensizliği gösteriyorken.
Akrebin uykuya daldığı,
Yelkovanın ise
Ebediyeti beklediği bir özlemde:
Nefesinin o büyülü güzelliği doluyor!
Odalarıma…
Ne denmeliydi
Ya da ne yapmalıydı
Gidişinden sonra
Hiç bilmiyordum.
Kadehime bir elem katıp
Saatleri karanlıklara emanet ettiğim
Bir keder de:
Satır satır ezberlercesine okusam bir romanı
Yine de unutabilir miyim seni?
Hayır asla.
Ya da beni gülmekten helak edecek
Bir filme baksam
Öyle boş boş
Bir an bile hatırımdan çıkabilir misin?
Hayır asla…
İşte, adı yoktu
Gönlüme bir bebek gibi düşürdüğün
Bu sevdanın.
Zaman hangimizi haklı çıkarır
Bilemem ama
Galibi yok bu ayrılığın.
Ne sen çok mutlu olabilirsin
Başka bir kalbin
Arnavut kaldırımlarında.
Ne de ben acılarımla kavrulduğum
Amansız bir hüzünde
Yeniden tadabilirim,
Mutluluk denen yarınlarıma yabancı
Bir duyguyu…
Bak!
Gün, yine asıyor kendini.
Hayat, gökyüzünün iskemlesine
Tekmeyi atıyorken;
Bense sensiz bir hiç yüreğimi kaplayan
Gecenin karamsarlığında:
Dalıyorum öylece!
Gözbebeklerimden öpen hayaline
Ve sesinin gezindiği
Sıvası dökük duvarlarıma sarılarak
Yaşatıyorum seni,
Tenimin her hücresinde
Hayır, asla demeden…
şiir işçisi...