2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1480
Okunma

I-----
bir oyun oynuyorduk seninle
ne gerilla taktiğine benziyordu
ne de çocukken oynadığımız oyunlara.
öyle bir oyun ki menziline düşmeye gör
seni acısıyla sonbaharın ayazı gibi kurutan
fırtına biçer gibi suratını darmadağın eden
seni bir halden başka bir hale devşiren
kimliksiz bir aşktan
başka ne olabilir ki bu oyunun adı.
ben kaçıyordum bu oyunda sen ise
kontur gerilla gibi kaçak takip ediyordun.
nerede görsen karabasan gibi
çöküyordun üzerime.
nutkum kesiliyordu,
nefessiz kalıyordum
çöktüğün her yerde.
II----
hayat oynanmamış bir kumardı
henüz seni tanımadan önce,
tıpkı yeni doğan bir çocuk gibi
senin varlığından habersizdi.
nerede ve ne zaman karşılaşacaktım,
nerede ve ne zaman
senden kaçacaktım bilmiyordum.
ve derken takvim yapraklarının
su akan arklarından düşüyordu günler sessizce
ve çok sonra bilmediğim
bir hikayenin içinde seni bulacaktım
hani keşke bulmasaydım
diyorum kendime,
hani keşke görmeseydim
diyorum kendime usulca
ya da biri bana söyleseydi
kim bilir bu yazılan hikayeyi
değiştirecektim belkide.
bir süre bunun için
cebelleşsem de kendimle
ne yapsam değiştiremiyorum/dum
ilahi bir yazgıyı yine de.
şimdi yaşayan ölü bir ceset mi desem kendime
enkaz altında can çekişen
bir adamın ruh haline mi
benzetsem kendimi
yoksa kendi kendine konuşan
şizofren bir hasta
olduğumu mu söylesem
ne desem bilmiyorum
ne desem içinden çıkamıyorum.
yani tıkandığım ve bitap düştüğüm yerdeyim.
diyarbakır/ocak 2014
5.0
100% (1)