Tanrılar verdikleri sözleri tutar
insanoğlu tutmaz
kutsaldır doğanın ve uzamın hassas dengesi
bilmez insanoğlu
hiçbir şey savunulmaya muhtaç değildir
özgürlük kadar
yaşam kadar
dişler, tırnaklar, kollar, bacaklar
güherçileyi can verenden can alana dönüştüren us
sırf bu yüzden var olmuşken
görmez insanoğlu
siyahtır tüm insanlar tayfın göremediğimiz derinliğinde
kızıl ötesinde ve mor ötesinde
duymaz
gün doğumunda martıların çığlıklarını
felaket çanlarını ve kan kokusunu..

gerek yok artık müneccim olmaya
üç oksijenden yapılma ince bir zarla
savunuyor kendini dünya
mor ötesi ışığın yangınına
Jüpiter gök taşlarını kendine çekerek
Ay rüzgarların hızını keserek
korurken onu
canını tuzağa düşürüyor insan

prokaryotlar ölüyor önce
küçük kabuklular, küçük balıklar
pirincin kökünde azotla beslenen bakteriler sonra
amigdalada ağır bir yara
zincirin bir halkasındaki çürüme değil
ardı ardına düşen domino taşlarının yıkımı
koca bir delik Antarktika üzerinde
yüz yıl geçse de onaramayacak kendini
kuzeyden de yırtılıyor dünyanın kalkanı
kalkmıyor halen bu lanet üzerimizden
duyulmuyor çığlıkları doğanın
çığlıkları insanın
güneş okşarken her dokunduğunu
insanlar özgürlüklerini
doğa dengesini
muhafaza etmek isterken
neyin muhafızlarısınız siz?
karanlığın mı?
savaşın mı?
lanetin mi?




Barba


Fotoğraf: Büyükada da Günbatımı - Barba