Okuduğunuz
şiir
5.6.2014 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Oyuncu Tiplemeleri
gölge oyuncu –
hırsızdır mutluluğu komşusundan çalmak isteyecek kadar kedisini kaplan görür rakibin atını Poseidon başkalarınca konumlandırırken yaşamını eşelenir durur köstebekçe Çin seddinden devşirme taşları sütçü beygiri atları, bekçi köpeği veziri o ne demiş bu ne yapmış der de ben kimim diyemez hijyen kaygılarla koşar peşi sıra reçetelerin nedir bilmez keşfetmek öykünmekle geçer ömrü heybet peşindeki heykeltraştır ama ruh katamaz taşlara yankıdan ibarettir sesi oyun bitiminden çok önce gömer kendini karanlığa
aman vermez kara tilkiler dolanır yüzünde tahkim ederken yinini piyonlarca tıngır mıngır doldurur küplerini geçilirken öndördünden son dördüne can pazarı kurar dirliğe süzülür atmaca kanatlarıyla ördek, tavşan, güvercin avlar kibirlidir Serhas kadar kızdırıldığında denizi kırbaçlar ne düşer söylemeye ne göğe sığar ne yere
- pozisyon oyuncusu -
feda eder pek çok taşını ulaşmak için sevdiği can alıcı konuma koşar durur kurgulama tutkusuyla yaşamı koşar durur diken üstünde ateş topunun solgun yüzünde yüreği volkan görmezden gelir kem gözleri, kem sözleri tırmalar durur daha az görünür olup daha fazlasını görebilmek adına
bütün derdi düşsel yolculuk puslu mavide kanatlı bir atla doymasa da sevmeye ölebilir huzur içinde sonra geyiğin yavrularını bıraktığı yerde
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
"Bir hikâyeye başlayacaksındır. Lâkin kim olduğun belli değil..
Birden kalbinde o meş'um ağırlık..Ve sen kaçacak delik ararsın;gülen gözlerle,neşeli çocuk sesleriyle ellerine sular gibi dökülen tüm tanıdıklarından..Kaçıp gitmek istersin..Kaçarsın da. Kimsenin seni tanımadığı,pek az fikir sahibi olabileceği ve musluğundan sadece keder damlayan bir kurnanın başına. Çözersin saçlarını.
Fakat!
Bir hikâyede yerini bulmak mühimdir!"
denmişti çoktan biraz kısa bir zaman önce Yakûb'un bab'ından girerken çöle..
bense sadece şöyle demek istedim şimdi;"evet,seni tanıdım."
Bir hikayede yerini bulabilmektir olsa olsa hayatın anlamı, çünkü hikayeler biriktirebildiğimiz her şeyden daha değerli. Çehov iyi bilirdi bunu. Ve her hamle çok değerli o yere varabilmek için. Geleceği görebilmek kadar güzel bir yorumdu, teşekkür ederim.
Bir hikayede yerini bulabilmektir olsa olsa hayatın anlamı, çünkü hikayeler biriktirebildiğimiz her şeyden daha değerli. Çehov iyi bilirdi bunu. Ve her hamle çok değerli o yere varabilmek için. Geleceği görebilmek kadar güzel bir yorumdu, teşekkür ederim.
Sevgili Mehmet Binboğa, bu şiiri yazarken satranç'tan yola çıktım. Bir oyun olmasının yanında bambaşka bir dil. Aslında henüz gelişimini tamamlamamış bir oyun gözüyle bakılabilir satranca. Daha geniş bir alan ve daha farklı hareket eden taşlar da olabilirdi. Satranç oynadığım insanı hiç görmesem de onun hakkında sağlıklı izlenimler edinebilirim. Onun kibrini görebilirim ya da blöfüme karşı korkaklığını. Ve birisi sizinle oynamak çok keyifli dediğinde iyi bir oyuncu olmaması hiç önemli değil. Bir de şu var ki oyun oynarken farklı bir dil kurabiliyoruz her zaman. "Yeni bir dünya yeni bir dil olmadan olamaz" demişti Ingeborg Bachmann. Sahip olduğumuz dilin anlamada ve anlatmakta sınırları var. Bu sınırları zorluyoruz zaman zaman. Sınırları zorlayabildikçe farklı bir dil kurabiliyoruz bir parça. Bir geçiş yolu açılıyor sanki. Birbirinden çok uzak duran iki şey arasında her zaman çok kestirme bir patika olduğunu görebiliyoruz. Çok daha farklı bir dil ve üslupla yazdığını bildiğimden özellikle hoşuma gitti bu değerli yorumun. Elbette var siyasi göndermeler, zaten aşk dahil bütün insan ilişkileri siyasi değil mi? Çok uzun zaman önce kaybettiğimiz saflıktan kaynaklanan bir durum. Ve Türkçe öyle güzel, zengin ve gelişmeye açık bir dil ki. Sonra ne yazık öyle güzel fiiller, seslenişler, ifadeler var ki unutulmuş. En çok Gagavuzları dinlerken fark ettim bunu. Nasıl bir samimiyet ve sıcaklık var dillerinde. Bir dili sevdiren şey bu olsa gerek diyorum. Sıcak bir merhaba.
Sevgili Mehmet Binboğa, bu şiiri yazarken satranç'tan yola çıktım. Bir oyun olmasının yanında bambaşka bir dil. Aslında henüz gelişimini tamamlamamış bir oyun gözüyle bakılabilir satranca. Daha geniş bir alan ve daha farklı hareket eden taşlar da olabilirdi. Satranç oynadığım insanı hiç görmesem de onun hakkında sağlıklı izlenimler edinebilirim. Onun kibrini görebilirim ya da blöfüme karşı korkaklığını. Ve birisi sizinle oynamak çok keyifli dediğinde iyi bir oyuncu olmaması hiç önemli değil. Bir de şu var ki oyun oynarken farklı bir dil kurabiliyoruz her zaman. "Yeni bir dünya yeni bir dil olmadan olamaz" demişti Ingeborg Bachmann. Sahip olduğumuz dilin anlamada ve anlatmakta sınırları var. Bu sınırları zorluyoruz zaman zaman. Sınırları zorlayabildikçe farklı bir dil kurabiliyoruz bir parça. Bir geçiş yolu açılıyor sanki. Birbirinden çok uzak duran iki şey arasında her zaman çok kestirme bir patika olduğunu görebiliyoruz. Çok daha farklı bir dil ve üslupla yazdığını bildiğimden özellikle hoşuma gitti bu değerli yorumun. Elbette var siyasi göndermeler, zaten aşk dahil bütün insan ilişkileri siyasi değil mi? Çok uzun zaman önce kaybettiğimiz saflıktan kaynaklanan bir durum. Ve Türkçe öyle güzel, zengin ve gelişmeye açık bir dil ki. Sonra ne yazık öyle güzel fiiller, seslenişler, ifadeler var ki unutulmuş. En çok Gagavuzları dinlerken fark ettim bunu. Nasıl bir samimiyet ve sıcaklık var dillerinde. Bir dili sevdiren şey bu olsa gerek diyorum. Sıcak bir merhaba.
ben okurken (içimden konuşarak iki kişilik) ne dediysem, neyden alındıysam, neden kırıldıysam; son birim alıp götürdü köpürtülerimi. ilk ve tek monarşik dergim olduğunda sen de bizimle ol.
Ne güzel bir çağrı bu. Şiirin ve müzik ayrılmaz ki benim için. İçinde müziği duyabildiğim şiirleri seviyorum. Çok teşekkür ederim değerli, cesaret verici yorumuna.
Ne güzel bir çağrı bu. Şiirin ve müzik ayrılmaz ki benim için. İçinde müziği duyabildiğim şiirleri seviyorum. Çok teşekkür ederim değerli, cesaret verici yorumuna.
Güne düşen akla gelmeyecek bir konuydu ama çok güzel. Figüranlıkla kişilik de, benlik de bulunamıyormuş. Karanlığa gömülür, ne göğe sığar, ne yere, geyiğin yavrularını bıraktığı yerde herhalde geyikten çok kurt vardır. Tebrik ediyorum, selamlarımla.
Hiçbir tipleme sadık kalamıyor kendine. Roller insana dağıldığında. Ve söz konusu aşk olduğunda. Farklı bir çalışma olmuş Sevgili Barba. Güzeldi, sen gibi. Saygı ve sevgi.
Güzel bakabildiğimce değiştirebileceğime inandım bir şeyleri. Romantizm diyorlar buna. Sözcüklere gelmez iflah olmaz bir hal. Bir yaz gecesi rüyasındaki gibi bütün uyuyanların üstüne o sihirli tozu serpsek ya.
Kiminle oynadığın önemli elbette. Işığı görmesem başlamam ki oyuna. "Bilmez miyim hiç böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine kısacık bir zaman olmalıydı elimde, turfanda meyve gibi bir zaman"* Nasıl da ilham vericidir peri tozları, bilmez miyim hiç.
buraya uzun uzadıya şeyler yazmak isterdim. son duanı sevdim, fakat cadınlar hakkında şiirsel bir bilgin var; işe yaramaz bi bilgi. dünyayı kadınlardan kurtarmalıyız.
Aşk iyi bir şey mi bilemedim. Dokunuyor bana bir hayli. Sırf bu yüzden işte uzun süre uzak durdum. Sonra öyle bişi çıktı ki kaçamadım yakalandım. Sevilmenin güzelliğine inandım kedilerden daha çok. Cinsiyetsiz sevilmenin. Korkunç bir enerji kaynağıdır bu. Enerjiik olduğumda kendimi seviyorum. Bana enerji veren insanları seviyorum. Başta sen tabii ki ki. Bazen çok negatif görünüyorsun. Ama göründüğün gibi değilsin. Bir dünya kurmayı başarabilecek güçtesin. Maşallah. Roller deyince sen, Le Guin'in Karanlığın Sol Elli romanı düştü aklıma yine. Orada mevsime göre insanlar cinsiyet değiştirebiliyordu. Bu pek hoşuma gitmişti. Hoşuma gitti dediysem eşcinsel olduğum sanılmasın sakın. Ama ne bileyim sevdiğin doğuramıyorsa misal sen doğurursun ondan bir çocuk. Oh mis. Kadıın ve erkek birbirini daha iyi anlar. Kadınlıkları ya da erkeklikleri insanlıklarının üzerine çıkmaz vesaire. Sayısız fayda var rol değişiminde. Böyle kayısı gibi güzel bir şey hemhal olabilmek. Sonra sıra gelir mülkiyet saçmalığına. Pozisyon oyuncusu olmayı pek sevdiğimi inkar edemem. Dünyayı ancak kadınlar kurtarabilir. Kadın olduklarını hissedebildiklerince. Her erkeğe varlığına anlam katacak bir kadın nasib eyle Ya Rabbim. Amin.
Güzel bakabildiğimce değiştirebileceğime inandım bir şeyleri. Romantizm diyorlar buna. Sözcüklere gelmez iflah olmaz bir hal. Bir yaz gecesi rüyasındaki gibi bütün uyuyanların üstüne o sihirli tozu serpsek ya.
Kiminle oynadığın önemli elbette. Işığı görmesem başlamam ki oyuna. "Bilmez miyim hiç böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine kısacık bir zaman olmalıydı elimde, turfanda meyve gibi bir zaman"* Nasıl da ilham vericidir peri tozları, bilmez miyim hiç.
buraya uzun uzadıya şeyler yazmak isterdim. son duanı sevdim, fakat cadınlar hakkında şiirsel bir bilgin var; işe yaramaz bi bilgi. dünyayı kadınlardan kurtarmalıyız.
Aşk iyi bir şey mi bilemedim. Dokunuyor bana bir hayli. Sırf bu yüzden işte uzun süre uzak durdum. Sonra öyle bişi çıktı ki kaçamadım yakalandım. Sevilmenin güzelliğine inandım kedilerden daha çok. Cinsiyetsiz sevilmenin. Korkunç bir enerji kaynağıdır bu. Enerjiik olduğumda kendimi seviyorum. Bana enerji veren insanları seviyorum. Başta sen tabii ki ki. Bazen çok negatif görünüyorsun. Ama göründüğün gibi değilsin. Bir dünya kurmayı başarabilecek güçtesin. Maşallah. Roller deyince sen, Le Guin'in Karanlığın Sol Elli romanı düştü aklıma yine. Orada mevsime göre insanlar cinsiyet değiştirebiliyordu. Bu pek hoşuma gitmişti. Hoşuma gitti dediysem eşcinsel olduğum sanılmasın sakın. Ama ne bileyim sevdiğin doğuramıyorsa misal sen doğurursun ondan bir çocuk. Oh mis. Kadıın ve erkek birbirini daha iyi anlar. Kadınlıkları ya da erkeklikleri insanlıklarının üzerine çıkmaz vesaire. Sayısız fayda var rol değişiminde. Böyle kayısı gibi güzel bir şey hemhal olabilmek. Sonra sıra gelir mülkiyet saçmalığına. Pozisyon oyuncusu olmayı pek sevdiğimi inkar edemem. Dünyayı ancak kadınlar kurtarabilir. Kadın olduklarını hissedebildiklerince. Her erkeğe varlığına anlam katacak bir kadın nasib eyle Ya Rabbim. Amin.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.