4
Yorum
23
Beğeni
4,8
Puan
1836
Okunma
masmavi gökyüzüm vardı benim
yaşanmadan, inanmadan bilinemeyecek şeyler vardı
sıyrılsak geçmişin üst üste yığılmış görüntülerinden
baksak birbirimize tan kızılından yüzlerimizle
ne çok şey vardı görülmeyi özleyen
ertelenen, ötelenen, yarım kalan
sarnıçça yağmur damlaları biriktiren
dokunuşlarınla çağlayan kalbim
gözlerim, kalbim, gözlerim
ne çok yıldız vardı yüzünde
gamze gamze gülen
dur durak bilmeyen, uçumlu
yelgin kalbin
susuzluğum, sonsuzluğum
tamuğ saydılar ateşi
güneşin kolları bildim ben mecusi gözlerimle
kanatlarım vardı kanarken dudaklarım dudaklarına
kara büyüyken aşk
fırtına cadısı mıydı gemileri batıran
yıldızların çocuklarını birbirinden ayıran
iyi ama niye saklıyordu kuyruğunu güneşten
kalender derviş edasıyla çevresinde dönerken
iyi biliyordu dalgalanmayı yalaz nefesle
bildiği kadar dünyanın nerede duracağını
hasretini bildiğim kadar
tilki sinsiliğiyle çıktı karşıma o sabah
söz bırakmadan umarsız kılan
ruhumu dağlayan can koparan ala yazı
her türlü önlemi almıştı şeytan
görülmesi istenmeyenler için
sahip çıktım talihsizliğime
kat kat yükselttim bahsi kaybederken
sonra her sabah yandı kanatlarım
kabustu uyanmak
martı sesleriyle çalkalanan güne
alıp başını gitmişti gölgelerimiz
kuyruğunu dik tutan yıldız
gülümsüyordu bana
5.0
91% (20)
4.0
5% (1)
1.0
5% (1)