4
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1285
Okunma
bugün güneşli zamanların akışını,
teninin sıyrıklarına sahip dudaklarım fısıldayacak!
oysa yıllar, yalnızlık, yaşama zorunluluğu
ağlamak, nasıl ağlamak, aşk gibi
kupkuru kalınca çarşaf
kan ve daha fazlası serpilirken içime
yaşamak zorunda olduğumu hatırlatacak!
-biraz da sevmek için; gururla...
seni tanıyorum bir,
seni tanıyorum bin bu bir,
binlerce su fışkırıyor kavmin bıçaklarına
mermer sandığım devrinin dayandığı ayakların
kurumuş güller küsmesinler
söylemeyeceğim bugün kimselere seni
anlatmayacağım
kediler darılırsa darılsın
bitmek tarafıyım bu şehrin sokaklarında
tabelası sökülmüş mağazaların sessizliği
hayıflanmıyor da değilim hücrelerimin yitişine.
oysa sen göğsümün bunaltılarında
içinden şiir fışkıran kadın;
küçük harflerle kurutuyorum
çabuk sönmesin diye ateşim bana bıraktığın siyah derinde.
bilmesinler
akan su nasıl da berrak
biriken kabusların uğultuları
kurumuş güller gitmesinler
kendi solgunlukların adresim
hiçbir kuşa nasip olmaz böylesi, dağınık gözlerin kadar ihtilal
ne olduysa olsun, büyümüşüz, ruj sürüyoruz dilimize
daha parlak sözlerim
gün acıya çalmadan müsaade eder misin sevgilim,
beni kutlayayım, yalnız seninle!
söz veriyorum
söylemeyeceğim kimselere bugün doğduğunu
arınmamış suların ekmek kokan nemiyle
adın dudaklarımda tespih tanesi
daha bir tutku, vahşice
fışkırıyor saadetin
sıcak ve çocuksu tenime
5.0
100% (7)