8
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
4316
Okunma

saçlarını antik bir gerçekte saklıyorum.....
sanırım düş/baz heybemde özlüyorum senden önceki seni
keskin tövbeler vardı o zamanlar
ve ben tövbelerin deli yerinde bozuyordum sensizliği
çocukça aklıma yel değirmenleri sinerdi olmamış meyve gecelerinde
sırtına bindiğim yıldızlar düşerken avludaki toprağa
sen pencereden susarak beklerdin sana değişimi.....
kahin adımlar atılıyordu tahta köprünün bütününe
sen karşı kıyının bilmediğim küçük kadını
rüyalar biriktiriyor/dun gelecek zaman bilgesine
ve ağrılı bir şehir oluyordu şu sessiz akıntılar dönemecinde.....
oysaki eski bir şarkıydı aşıklar çeşmesinin gözleri
hiç sevgi hesaplamadık seninle orada
hiç karşılaşmadık bir kış günü beyazında
yanı başında denizin gürültüsü barınırdı
kim/bilir biz şehrin hangi yalnız yıkıntısında ağlardık...
şimdi aşk bana bir/şey ifade etmiyor sensiz
doğaçlama ezberlerden çıkıp geldim sana
aklımda alize rüzgarından yarın
yüreğimde dağ başı limanlarından bulut getirdim
zenginliğim bir dilim ekmeğe sürülü adamlığım
ve yağmurları kirpiklerinden almaya geldim.....
rüzgarı bana anlatan kadına.......
5.0
100% (13)