2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
951
Okunma
rüzgar saçlarını yatırınca renkler değişiyor
çok acele ediyorlar
dağlara çarpıp düşecekler nasıl olsa
kim ölmüş diye sormaya geldim
arkası keskin bir mavi gibi küçülecekmiş
eğer sonuma kavuşursam
zamanı toparlamaya uğraşırken
küçük bir anın parmaklarına uzattığı acıyı gizliyeceksin
demin tozlu yollardan gelen
ve üzülen sen değil miydin
maskaram eğri bacaklı küçüğüm
beni tanıyanlara rastgele selam verin
büyümüştür
siz şimdi onu yatıştıramazsınız
sıcaklığımı alıp buluşturun ona
tebessüm kasırgasına bir şey batarsa
götürün beni rüyalarına
ve hemen uyandırın sizden korkarsa
her akşam şimdiden yarına yol var
orası gibi burada olmak yaşanacaklara dair haberci
kırmızı alkışlar eli bol siyahlar
sizde geçin buyurun geçin üzerimden
ay hilalin ucunda çengel
her gece ıslanırken ceketini asacak babası
çok sevdiyi düşürüyorlar uzun çok uzun
başka bir çaresi yok mu bu ayrılığın
yankılar şaşırdıkça akslar aynalarda buğu
ruhumun nabzına minval
yokluğumu hatırlatmazsanız olur mu
dozu kaçmış beden karmaşasına düşüyorum
son ayrılık çığlıklarla haber verilecek olursa
şu karşı dağın arkasındayım
küçük küçük sorular sorup durma
seni öptükçe
dudaklarım kanıyor sırma.
5.0
100% (9)