sözler geldi
hangi duygu denize atılan bir taştır şimdi
dağlar küçük ağaçların kokularını getirmiyorsa
ben de kaçıp giderim başka şehre

seni buğulu görüyor
artık her şey ve herkes bir birine benzemeye başladı
iyimser ihtiyar kafa sallıyor
merhaba
merhaba hoş geldiniz
hoş arkası kesme taşlarla buluştu eski pazarlar
mutlu musunuz bu evin bahçesi size mi ait
basamaklara yumuşak düşen ve ayak uçlarınıza varan güller
başınızı aşıp bana kadar geldiler

terastan ne güzel sarkmış begonyalar
küçük seslere inebiliyor musunuz bari
çitin kapısı açılırsa
çocuklar geçerse veya uzak bir satıcı
özür dilerim
uyandırdığım için sizi

değişik konuşuyorsun evlat
bir sorun mu var yoksa
biraz daha doldurayım iç biraz daha
deniz aromalısını severdi kocam
midye suyunda yıkanmış limon kabukları
yosun kokardı

anladım aşkın tortulu anıları
ve büyük şehirler sonrası
çocuk kalmak çizgilerinize yakışıyor
lakin bu saklambacın tek ebesi olmak
ve yüze kadar saymak size acı veriyor.