Bir deniz kenarındayız varsaydım
Yumdum gözlerimi sana doğru
Ağız dolusu öpüşlerin
Ve kulakta çınlayan
Dalgaların sesine rağmen
Zerresi boşa gitmiyordu
İnlemelere mahal veren
Sevişmelerin

Tuz ipekle dosttu o an
Kolalanmış gibi durmuyordu
İliklerimize işleyen
Terin tenimizde bıraktığı
Tuzlu izler
Ay ışığı dillendirmesi sanki
Dalgaların oynaşında can bulan
Ve sokuldukça sana
Nemli duyguların
Çerağında alev alev yanan

Soluklanmak yasak
Durağanlık istem dışı itilmişlik
Ten kırılması bir med-cezir
Histerik arzular doğururken
Sonsuzluğun ensesinde
Bağdaş kurmuştu yüreklerimiz

Gecenin hasıraltı gizemi
Kamçılıyordu tenimizi
Çığlık çığlığa koşuyorduk
Zirvenin volkanına
Yanmalar hiç umurumuz değil
Kenetli iken ellerimiz
Bir bedende iki can
Ve iki yürekte bir sevda etmeliydik
Ötesi fasa fiso

Kırmıştık
Saçakaltı sevişmelerin ibresini
Eylül’e dip not düşerken
Kasım yirmi üç demeliydi
Çılğınlığın adı biz
Bizim se
Derdimiz iki dirhem bir çekirdek
Düzenbaz sevişmelerden uzak
Sadece ve sadece kendimiz

Koptu hayat filmi iki kez
Bir’in payitahtı yıkıldı
Zoru başarmanın keyfiyle
Mayhoş mayhoş esnedikçe
Islak duygular eşiliğinde
Başım omuzunda
Gene aklım sana takıldı

’ Dikkat et kendine’
Gülümseten bir söylemdi
Oysa ki
Ben kendimi sana vermişim
Sen kendine iyi bak ki
Bana ve aşkımıza bir şey olmasın

Aydın

İstanbul 18/Nisan/2013