1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1557
Okunma
üç beş adam Akdeniz’de bir masada oturduk
adam da değildik hani
ne de hala çocuktuk
deniz kabarıp dalgalanacaktı daha
Akdeniz daha bir mavi olacaktı
haylaz bir çocuk çıkarıp kuş sapanını
o yuvarlak güneşi vurmasa
bir sessizlik vardı masada
tutup bu sessizlikle oyalanıyorduk
kurcalıyorduk sessizliği yumuşak yerlerinden
sessizlik bir eylemdir söyleyecek sözü olan adama
ve tabi ki yaramaz çocuklara
biz işte bu iki kırmızılıktan da alıyorduk biraz
denizin dalga dalga biriktirdiği biz…
bağırıyorduk sonra
kurulmuş bütün saatler bir anda susuyorsa!
vakit vakit durulan deniz yeniden dalgalanıyorsa!
ey özgürlük senin bile ellerin bu ihtişam karşısında!
denizden yeni çıkmış bir çocuk gibi titriyorsa!
bir yanımız ağlamaya oldukça meyillidir artık
küçücük bir kelime bile yeter dağılmamıza
ve susmaktan yapılmış bütün bağları koparır artık amansız bir fırtına
hangimiz sustuysa bin yıl sürdü sessizliği
bu sessizlikten çıkarılacak bazı dersler vardı elbet
dünya dönüp duracaktı mesela
mesela biz umursamayacaktık bir sigaranın ateşin karşısında
koyu dumanlar halinde çözülmesini
ve sessizliğin tadını çıkaracaktık oturup deniz kenarında
haylaz bir çocuk çıkarıp kırmızı kalemi
bu öyküyü yeniden yazmasa
kime küsüp gitmişti ilkbahar? şimdi hatırlamıyorum
bir mevsim eksik yaşıyorduk yılları
dünyanın bir yüzü karanlık bütün şehirlerinde
umudu diri tutmak zor iştir
insan gibi yaşamaya dair incecik bir umudu
bundandı işte, kalmıyordu gücümüz aşık olmaya
sevişmek bile gelmiyordu içimizden
savaşmak derdi vardı, gencecikdik daha
gücümüz yetiyordu herşeye ama
ah bir kadını öpmek bu kadar güzel olmasa
üç beş adam Akdeniz’de bir masaya oturduk
adam da değildik hani
ne de hala çocuktuk
her nerede bir halk ayaklanıyorsa
her nerede gücü herşeye yeten bir çocuk
savaşmaktan yorulup soluğu bir kadının dudaklarında alıyorsa
güneşin ışık ışık eksilttiği biz...
artık kıyıya vurmuş her su damlası kadar görmezden gelinebiliriz
5.0
100% (4)