2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1250
Okunma
her renk güzeldi ilk başta
enflasyonun enfes kıvırtışlarında terkedişti doğum
bir hiç olarak doğduğunu bilemeden
ne çok sabır çekme arzusu var ettik,
kısır olduğumuzu bilerek.
anlaşılması güç, bir güçtü beni tutan
yaşamamak için taraf tutuyorduk
lunapark da dönmeyen dolap
çarpışmayan araba
ne çok düzdüm
ne çok yılan
yaşadım dedim
sırf istedi diye, o istedi diye
söz dinlemedim
erk ekleri topladım gelecek hurdacılarından
üzerine yürüdüm geçmişin
içi geçmiş bir kabağın başa kalkmasıydı burukluk
tuhaf bir suskunluğa sahip olduğumu fark ederken
ne çok ısırıldım
ne çok kuyruğuna basılan oldum
ama yüzümü asla boyamadım
aynalar hep pisti, biliyordum
yutkunmakla sevişmekti gönül tanzimatı
tenzilatlı biletler sonrası angarya
bir fuhuşun tam ortasında silahı kaybeden polis
ve kırık bardaklar arasında nefes nefese itfaiyeci
normal de uzun uzadıya açardım şu iki mısrayı
nedenliydi,
üşüdüm.
serüvenin levelsiz savaşlarında
kimseye söz geçiremediğimin alıntısıydı tarihin
ben en çok kendime yalan attım
en çok ben terk ettim ve yalnız bıraktım
ve suçladım sonrada
biraz okşadım yine de tarihi
iç çekimlerin dışa savrulduğu resimdi
en çok da özlediğin birinin, seni hiç özlemediğini anladığın da
iadeli tahahhütlü depremler kırparken kirpiğimi
sözünü edemediğim varlar silkeledi
bir gülün peşinden bahar da
hafif yanık
us’suz
susuz
ve yılan
kalıcı ruj lekesini çıkartabilen sermayeler
bozuk paralarıyla karartabiliyorlardı devinimsiz kelimelerimizi
siyah beyaz, kaç devrim kırılganlık taşıyordu
yalnızlığın sepya ayaklarında içi boşaltılmış balon gibiydi
zehri kalmamış her aşk
biraz biraz bana benziyordu öylece gece
bir trafik polisi uzatırken dudağıma alchol metre
dudaklarıma kolonya sürdüm
ve aldılar ehliyetimi
aynen öyle yaşamaktan
kimi zaman
hep es geçildi sorularım.
ısırıldığımızı anlamayacak kadar sözsüz kalmıştık
kitap kapandı
dürüldü defterlerimiz
fark edemediniz
5.0
100% (3)