1
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1177
Okunma

Sol göğsünün altındaki kadife odaların/omzunda yarı açık unutulmuş kapıların kadar gerçek/yüreğimdeki kilitli sandık naftalinlenmiş çehreler kadar gerçek ki inanırken sen bir diğerine görmek isterdim karanlık sayfalardaki hüznünü/yüzünü şşş – sandın öyle değil mi? her zamanki gibi inanıyorsun hayallerine..hadi düşe yaz yine
çiz sınırlarını ve batarken yüreğimizde güneş/bizler kabul edelim en basit yasaları...
(...)
Buradaydım
biliyordun
gemisiz marinalar uğurlarken
mavinin rengini saklayarak nabzında biliyordun ki
derin bir anka uykusu
ve bağışlanan
ve özlenen kirpiklerinin
gözlerinin
sözlerimin ardına sakladım zamanı bil/iyordun
ve bil ki sevgili;
hiç öpmediğim avuç içlerinden belliydi sokağın çıkmazı
sessiz çığlıklarımda sesinde kırılırken sözlerim
çalarken yüreğimin derinlerinde alto ritimleri
kapanırken kapıların
önünde dizleri üzerine çökmüş
şehirler uğurladım ben
cesetlerini gömerek yüreğime
sancım
acım sustuğun kadardı biliyor/dun ki
nefesimi hapis edip ciğerlerimde unut/madım
hiçbir şehri
limanı
seni
ve yağarken saçlarına şubat
erirken saçlarından bir dem
damlaydık biz ki
göz bebeklerime düş/üyor harflerinin gölgesi/çalkantılı
ve sinerken duvarlarına saçlarının kırıkları
biraz mor bulaşmış dudaklarına
(emme artık alt dudağını canım acıyor)
iklimlerim değişiyor kıştan yaza ki
Sureti buz tutarken suyun/suyum
öldürme denizimi
kırma dalgamı
ağıtlar yakmasın kara yosunları
zehir sızarken içime...
(...)