2
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
401
Okunma
-nefesinitutvedaliçimenasılsırılsıklamsanasarılıyorum-
çivi izleri kalmış
çınar ağacı
gövdesi gibiyim.
sensiz,
kimsesiz ve sessiz.
en ücra köşesinde aklımın.
kuraklık
dudağımdan tenime doğru
saçlarını savururken
sen,
sırtındaki uçurumlardan
tel tel düşerken
ben, senin rengini
tutuyorum
dişlerimle/mavi
ve kanıyor
tenimdeki
sahipsiz kelimeler/im...
olduğu gibi duruyor
koklanmamış
TENinin kokusu
gel,
kaç yaşında isen
o kadar zaman
düşsün hecelerin
ağız boşluklarından
yerin çekimine.
dalıp sana,
bir şiir çekip üzerime
sanırım şimdi gece
düşlere açılan kapılara
sürtüp
beklentilerimi
düşürdüm ellerimden
geçmişimi ki
defterin sayfalarında
uzak insanların
içine düşüp
kaybolan sözleri
biriktirme telaşındayken
sen,
titreyen sesini duydum
evimdeki ay saatinde.
Arafımsın benim.
sağanağım..
yağmurun sonrası
toprak kokuyorum yine
beni çağırıyor atalarımın
göç ettiği rüzgarlar
bir göl kadar deniz
ve taşlara kazınmış
harfler.
birdaha bahar olur muyum
derken,
saçıma mavi yağdı
tenime iyot
tuzun dilimde
deniz oldum..
ıslandım.
mabetimde
kulağıma sokulan
bir inleme ve hırıltı
kırıp içimdeki putu
dağın ardına sürdü
bedenimi ve ruhumu
kınalı ellerinde
güneşe gökyüzü çağıran
mavi dövmeli
kadının ağıdı
tutuşdurdu
sayfalarımı
yolda mıyım
yolun kaldırım tutan
hangi tarafında.
geliyor muydum
bir yerden
ve gidecek miydim
nereye.
ve sen,
beklediğim en kalabalık
yolculukken.
bil/iyorum.
bir solo tırmanışı
dudakların
yüreğinin ritim tutan
yamaçlarından
kış olsa
çığ düşerdi içime.
kelimelerinin
sağanağındayım,
sana sussam,
sana sus(a)sam
sırılsıklam,
boğulacağımı bil/iyorum
ırmaklarında suyunun.
(...)