Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
eksik susmalar
eksik susmalar

Sana/sadece sana..

Yorum

Sana/sadece sana..

0

Yorum

19

Beğeni

0,0

Puan

333

Okunma

Sana/sadece sana..



kelimelerinde dolaşıyor yine vuslatın tınısı.. yazılan tüm sözcükleri,. tek tek yakmak istiyorum.. üstüm nikotin kokuyor.. avuçlarımda mürekkep lekeleri..
farkında mısın, odandaki lambanın aydınlığından.
ne zaman gitsen, benden daha çok yanıyorlar..



(...)




bunun bir adı olmalı..
bir cinnet anına
dönüşmeden,
renkleri değişmeden
yaprakların,
bahardan/yaza
yazdan aşk’a
geçemedin henüz..

dağılıyorsun/
kurumuş her şey gibi..

kumdan kalelerinle,
yakıp gemilerini.
yeniliyordun,
bazen kendine bile ki

her seferinde,
bir adım daha
yaklaşıyordun
kekre bir tada belki/

belki de bir yürek
ağrısına..

uzanıp
tutunamadığımız,
yegane bir zamanda
hiç bir cevap
dillenmiyordu
alt dudaklarında
aklının..

ve es tadında
bir günah,
bir gece 
çörekleniyordu ki

göğüs kafesine
sinmiş,
dudakların nemi
t/uzak

suçluda değildin,
savururken rüzgar
tel tel saçlarının
kırıklarını
hangi yağmur 
silebilir,
hangi çöl kurutabilir
bilemeden
zerrenin debelenip
durmasını izledin
bir kaç şiir ağırlığınca
belki de yer çekimine
kapılmış
bir söz toprağa çarptı
ve iki büklüm
kabul edildi vadesi.

dudakların kemirir
işte o zaman
huy kapan yerlerini ki
kuytularında bir
superisi uyandırırken
seni
beklediğin
en kalabalık
yolculuklarda/

aklında.
o ulaşamadığın derinliğin
seni yıldızlara taşıdığını
düşünürken.

bir sabah.
güneş tam
batmak üzereyken.
dalıp zihninin
en karanlık köşesinde.
uyuya kalıyorsun.

yine de
"ellerinden belli olur
bir kadın"

avuç içlerini dayıyorsun
ücra yerlerine
huysuz bir titreme
etine soluğunu
bırakıyorsun ki

sen miydin gerçekten?
sen/
gerçek bir şey miydin
bilmiyorum..

ırmağı yatağından
uyandıran o su/
o sel.
ıslatmadı demek tenini
ve dokunmadı
derinlerine.

öyle ya/
ateşe düşen
her damla buhar ki

bir söz,
harita ve yol
olmadığında
seni anlatıyorum.

çünkü içindeydim.
ıslak/
bir bahar gibi.

hı hı
işte bu yüzden,
erdemli ve temkinli
bir bekleyişin
gölgesi uzuyor
ayak parmak
uçlarımda.

eserken sen/şiir şiir
ürperirken dudAKlarım
bir perde aralığından
tedirgin bakışlarını
izliyordum.
henüz kırmadığın
camlardan.
gitmiyor ve gelmiyordun
eksik adımların
eksik topuklarıyla.
alt dudağını alıp,
dişlerinin arasına,
savurup saçlarını
n’densiz rüzgarı bekleme.
sabırsız kanatları
böyle yorulur kuşların ki
vur kafanı yastıklarına.

ben, bir uyku bulamadım
tarifsiz tabirlerin,
derinliğine düşüyordu
her rüya/anlam.
eksik tanım ve hal.

sıra sonu öğrencilerinin
resmi törenlerde
konuşmaları gibi
tutamadım ne yüreğimde
nede aklımda
çünkü/
işte sırf bu yüzden

buradan izliyorum
seni..
sen kimsin?
diye düşünmeden.

ve içinde büyük
bir parçam var.

zaman,
kekeme bir alışkanlık gibi
bulaşıırken dile.

söz,
bir tekrarın,
terk edilmiş halidir

ayrılır sesten,
ayrılırken yüzler.

ve zaman,
susmasıdır bütün yüzlerin.
aynı anda.
aynı anıya
işleyerek kendisini.

ve ben,
kokladım
sabahın karanlığı
kestiği yerde.

kokladım/
bir ha(s)ta gibi
kentin uyanışını.

kum saatleri kırıldı.
dağıldı…
kumun, tozdan krallığı.

bir iç savaşa benziyordu
yüzün.
‘iki dağın arasında’
ve yalnız.

sana mı çekmiştir?
senden çaldığım
çocukluğum.

acemi bir dudak izi…
duruyor ensemde.
ve bazen;
kırmızı, mor, turuncu.

kendini sırtlamak sayılmaz mı?
dönebilmek kendine.
ve çok eksi izlerle yüzleşmek…

—Toprak, ondan olanı unutmadı,
ve savurdu tozunu.
kumun üflenildi oyuklarına,
tutuştu narındaki hayat...

ve cam.
çekti keskin soluğunu.
içine aldı ondan olanı

(içini yerim derimde ıslanır dilim)
ve bilirsin işte zaman öyle başladı.

üzüldüm…
İçime dar geldi /
içim dinlerken bunu

bu yüzden artık
zaman değildim.
buruşturdum yüzümü.
dudaklarımın arasına
sıkıştırdım
şiirlerini.

hayır, yazmadım.
oyunu bozdum sadece.
aynamı gördüm.
ve bakmadım yanımdan
geçip giden gölgeye.

ellerin mi terliyor?
yoksa
parmaklarında tutuğun
ateş böceği mi dokunuyor
ciğerlerine.

bilemem.

utanıyor
ve kısık sesle
gülüyordun.
ve ben,
seni bu yüzden
hatırlıyordum!

İki ayrı çağın.
İki ayrı masalı.
dizlerime dokundu.
kum ve saatleri.

sen ya da ben.
artarak azalan kim?
merak ettim.
dişlerimi sıktım.
bilmek istedim.

hiç mi?
durmadı
dokunurken sana
zamAn.




(...)

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sana/sadece sana.. Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Sana/sadece sana.. şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sana/sadece sana.. şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL