0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1265
Okunma
kibirli yalnızlık
II
gözleri buğulu bir çığlıkla başlat
irkiltene kadar yor aklını
nihayet bulduğunda nefesi sen de öl
öl gözlerinde ki kiri/
bu sabahta sebeptir yeni bir aşka
belki ölmeyecek kadar bir soluk bahşedilmiştir
içinin gürültüsünden uyumadığın gecede biriken
kalbi selim bir umut vardır belki
havsalasında duası olmayan kadavralıktan
kimse alıkoyamazken irtifa kaybeden iyilikleri
bilirkişi raporlarından çıkaran hain
hain ki sayıklatır uzun soluklu imdatları
dünya kara cehenneme dönüşene kadar
bir narın nuruyla hilkatlenecektir belki
iyiler meclisin de hükmedilen
koyu yalnızlığın yekpare gövdesine asılı
bir muallaka şairi hizasıyla
ama hak ama gerçek
simasıyla bağışlanan mutluluk gibi
maval okuyan adamdır belki
belki sahipsiz bir yorgunluğun alameti
iliğine kemiğine kadar hissedilen
iri bir susuştur
şimdi kız bir kadın değilse de henüz
ana da avrat da olamayacak kadar hayasız
bir titremeyle tekellüm ederken irinli diliyle
çok ciğersiz bir dölden peydahlanıp
harami yuvası bir rahimden fışkırıp
en hamasi ifadesiyle fırlamadır
hayatın göğsüne saplanan
beklisi de olmayan bir kefarettir
birilerinin günahına
mavinin ibresi kabardığında “ihanet”
göğün içine doğru salınan salıncaktır
hiçbir müfteri; sesi kadar renk veremez
havayı toprağı ve suyu kirletmeye
ve umudu per perişan edip
ölümü istetemez adama
aklı kalbi ve kavliyle kirlettiği kadar
inançsızlığını söyleyemez
5.0
100% (2)