1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
789
Okunma

Ardil, gönül ateşi..
Gönül yanarken, dil susar. Sızısı büyüktür özlemlerin...
Karanlık bir penceresin, bakmaya korktuğum
Buğusunda silinmiş adın
Ben yine yarım kalmış, yokluğunun çıkmazındayım
Hasretin nöbeti bitmek bilmez, kokuna hasret bu şehir
Bense özleminden taş duvar
Yoksun, yokluğunda avuçlarım üşür
Dilim söz söylemez olur
Duydum ki mutluluk sinmiş hayatına
Adı sürgüne düşmüş yarınlarla
Kilidi kırılmış yüreğinin, açılmış sevdanın yoluna
Bilinmezliklerinde kaybolup, inanmışsın olur olmaz kendi yalanlarına
Sığıntı sayarken sevmeleri, fakir kalmış tenine sarmışsın
Canına yabancı, sahte simaları bir inat uğruna
Aydınlıktı gözlerindeki gülüşler
Şimdi kim bilir hangi yüze gülmekteler
Boynu bükük savaşlarından arta kalan ne varsa
Taşı mevsimi kıştan çıkmaz ömrü hayatına
Ben sussamda, dilim susmaz yokluğunla
Kayboldum çıkmazlar da kadersiz bir yazıyım
Yanarken üşüyorum, ayrılık ayazım
Şimdi gecedir hasret kokar bu şehir
Şimdi gecedir nöbet tutar gözlerim
Sensiz yanar yüreğim, nerdesin... ?
s.ç
5.0
100% (9)