7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1646
Okunma

Bazen uzak gelir umut, dokunamayız, üşür ellerimiz. İşte öyle bir zaman...
Sandım ki her gecenin bir sabahı varmış
Nicedir zifiri karanlık kolaçan eder ruhumu
Ayazında üşürüm sarhoş anıların
İğnelenir hücrelerim iliklerime,
Neşter vurulur kalbimin derinine
Ne gözyaşım yeter acımı dindirmeye
Ne de çocuksu gülüşüm aydınlatır berduş geceleri
Bazen diyorum ki,
Atsam kendimi Boğaz’ın serin sularına
Çırpınsam derinliğinde balıklar kadar özgür
Aymaz ruhumu kurtarsam hüznün şuh kaçamağından
Büyülerimden arınsam azgın dalgalarda
Geçsem kendimden,
Başka bir kimlikte can bulsam,
Hani ölsem diyorum,
Ruh bedenden çıkmadan…
Kukumav kuşunu andırırım penceremde izlerken
Çınar ağacına asılı duran umudun sallanışını
Ha düştü ha düşecek diye çarpar kalbim
Kaç fırtına gördü, kaç yıldırım düştü bağrına bilmem
Hala titrer yerinden memnun…
Koparıp takamam yüreğimin saçlarına
Sıfıra vurulmuş meğer, bitler esir aldıktan sonra…
Kalabalık bir şehrin, tek insanıymışım meğer
Her gördüğüm yüz benim çehrem
Dokunduğum her tende benim dokunuşum
Lavanta kokusu gelir burnuma ansızın arka bahçemden
Sonra bir karga oyar gözünü kül rengi sevdaların
Dalarım tozu dumana katılmış geçmişin sokaklarına
Köşe başında eşkıyalar bekler beni ellerinde silah
Bilmezler mermi işlemez çelikten yüreğime
Acıdan nasır bağlarmış gönül, katılaşırmış meğer
Bilmezler eli kanlı hoyrat bedenler belki ama,
Mazinin arka sokaklarında, hüzünle büyüdüm ben.
Zamanı yudumlarken doyumsuzca
Boğazıma takıldı tortusu kireç tutan çocukluğumun
Yutkunuşum delilidir tükenmişliğimin
Tükenmişliğim de hiçliğimin…
Seda YÜKLER
5.0
100% (7)