0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1175
Okunma

Bir yarasadan çırpınan gece durumundan:
İçindeki yeri tutan kim!
Nedir seni sürdüren?
Her şey ertelenmişse: Kim koşar ki! –
yarım kalmışlığının yarınına yazılmış adımın.
Şu geciken soyunmuşluğuna;
Kim giyinir –
Kim toplanır!
Kuruttuğun gözyaşına kalkalı; geri döndüğünde –
Unutmuşluğundan bir damla huzur bulur musun?
Neden, sökülür yüzler: Başıboşluklar çıka geldiğinde
ve yoksul sokaklara uzanalı kim yeni güne dokunmuş.
Ardına kadar açık bıraksan kapını,
bir nefese vakitten – doğan güneş
- gözlerini yeniden yıkar mı?
Buzul sarkıtlara erişmeden ve ilişmeden kaldırımın
adımlarına, uçmak mümkün mü kanatsız.
Nasıl da kabuslar birikmiş – eski gövdene dizilip;
bir yalnızlığa neden sıkışır ruhun!
Kim toplar tüm ölüleri, kıyamet günü – yaradılışı
resmetmek için; bir dolu suçun ağırlığını ölçmeye
hangi zaman yetecek kadar varolmuş?
Dünya kurulanı – birçok günah işlendi de: Kim gidecek
Tanrı sahiline – bronzlaşmak için – o hırçın kayalığı
şimdiye kadar kim aşmış.
Peşini bırakır mı, tüm yaptıkların ve sorduğun sorular:
Biliyor musun ki, bu uykunun görüntüsünden kurtulup
Tanrıya nasıl kavuşulacak.
Bedenin yürürken – gölgen neden ikiye ayrık; içindeki
ruhu örtene kim olmuş neden?
*
Cevat TOYDEMİR