2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2345
Okunma

Yağmur’dan Güneş’e
Buza kesmiş yüreğinle,
Çırılçıplak çıkıp gidiyorsun bu şehrin kapısını yüzüme vurarak
Bir çocuk edasıyla kalıyorum, gözümdeki yaşlar avuçlarıma düşerken
Hani hatırlar mısın?
Geceleri üşüdüğümde ayaklarımı bacaklarının arasına alırdın
Tıpkı yüreğimi yüreğine aldığını sandığım gibi
Ve bu koca şehri bir enkaz gibi üzerime devirip,
Altından çıkmamı beklemeden defolup gidiyorsun
Git!
Git tabi…
Her gidiş bir gelişe gebe kalır nasılsa
Sen aşkı başka sevdalarla takas etmek için git!
Yaralarını kanatmak için,
Ve her hatanda seni ne kadar çok sevdiğimi bilmeden, içindeki beni, bana bırak da git!
Kalmasın içimde senden hiç bir şey
Buyur, alabilirsin hiç/bir şeyini
Ben çoktan sende bırakmıştım her şeyimi
Gururumu, sevgimi, en çok da şerefimi...
Meğerse birinci dereceden akrabaymışız ayrılıkla
Senden sonra öğrendim ruhumun sakat kaldığını
Aynı ayrılığı taşımışım seninle damarlarımda
Dilimizin ucunda kemikleşirken bir dudak dolusu “gitme” sözü
Biz yüreğimizin ipiyle can verdik sevgili
Sen alevli yüreğinin ateşiyle beni cayır cayır yakıp gittin bu şehirden
Git!
Sen ve ben iki aynı romanın satır başı olmayız artık
Belki farklı kitaplarda ayrı dillerden yazılırız satır satır
Ana dilimiz veda olarak
Ana dilde okunuruz bundan böyle sevgili
Ve hep başkaları okur bizi
Hangi aşkların başucunda yatarız?
Hangi sabahlara kalkarız ayrı şehrin odalarından?
Başka kitapların üzerine devrilip,
Hangi raflarda tozlanırız kim bilir?
Buza kesiyor her yer, her şey o anda
1.74 boyunda bir vedanın kefenini biçiyorum
Ayrılığın şarapnel parçaları yüreğime dağılıyor,
Sen, büyük çaplı bir ayrılık çukuru açıyorsun ben de
Ve içimde ölüyorsun
İşte tam da seni o çukurların en koyusuna gömüyorum
En siyahına
Üzerine hoşçakalları atmadan
Hoşça kalmadan
Seni, kurda kuşa bırakıyorum sevgili
"Var mısın?" diye, iki de bir sorma bana
Yokum işte!
Sen de yoksun bundan böyle,
kimsem de yok
Karşılıksız kanıyorum kendime
Bak;
Acılarım da platonik artık, kanamalarımda
Anlasana!
Yoksun işte…
5.0
100% (1)