1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2550
Okunma

Saat on dört suları, günlerden salı
Ramazanın yedinci günüydü. Güneş tepeliğini yitirmeye başlamıştı
Gardiyan;
"Boşaltın bahçeyi" dediğinde:
Ben bütün içimi boşaltmıştım...
Hem bu gün kızımın doğum günüydü. O bilmiyordu bile, benim içeride olduğumu. Söyleyemedim de. Zaten söylemeye vaktim de olmamıştı. Sadece kısa bir telefon görüşmesinden ve durumumu bildirmekten başka. Onu bu mutlu gününde yalnız başına bıraktığım için kötü hissediyorum kendimi
Canım yanıyor kadın!
Açtığın yarayı temizleme derdindeyim hâlâ
Sargı tutmuyor her yara
Her bir yaraya her sargı kapatılmıyor.
Yine karardı hava
İçim gibi simsiyah kesildi her yer
Yüreğim gibi ağrılı bir gece başlıyor yine
Hep uyumak derdindeyim
Uykuya dalıp bir daha hiç uyanmamak gibi
Sonsuz uzaklar görmek derdim
Dağlar yeşiller
Maviler
Yüzüme maviliklerin ıslaklığı vursun istiyorum
İçinde rüyaların tozpembeliği olsun
*
Güneş öğlen doğuyor tepeleme
Daha akşam olmadan saklambaç oynuyor bizimle
Dağ yok burada, toprak yok
Alabildiğine yüksek duvarlar
Alabildiğine taş
Gel de alış alışabilirsen be arkadaş
Cezaevi Notları
17 Ağustos 2010
5.0
100% (1)