8
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1341
Okunma

Omuzumda ki onca tanıklığın ağırlığıydı
İçimdeki o ılık yankı…
Başıboş diz(e)lerde
Bir katre mısra sustum
Az önce…
Hadi çözelim kirpiklerimizde ki gecenin düğümünü de….
De si
Hangi cesede döneceğiz yüzümüzü o vakit…
Ya da hangi şekli daha az acı verir ölümün?
Ya da gözlerini dili niyetine kullanan çocukların içtenliğinden alsak az biraz
Kaç vakit yürüyebiliriz o vakit söyler misiniz?
Çarıklarında ki delik işlerken ciğere ciğere
Uykulara dalabilir mi kalbi etine kıymık kıymık batarken insan?
Ne zaman geceye dönsem yüzümü
Bir yürek çarpıntısı talanı
Yirmilik diş ağrısı çırpınışı
Ya da bir iç sesin diş sıkımı saltanatı çehremde…
İğdiş yıldızlar altında kuşların ölü gagasının ıslığı değiyor tenime
Miktarınca reddiyesi yaşamı
Kuş bakışı donukluğundan…
Acıyı heybeye koyarken umut yerine
Yol atlası yaşanmışlıkla
Göç kokusuna doğru yol alıyoruz
İçimizin dününden bugününden yarınından ikrarla bahsederken bir iki meczup kelam
Ya sabır elçisiyle taş basıyoruz kanayan yetimize
Genişliyor kuyular
Yaralı çığlıkları silinmezken sabi kirpiklerinden
Buğulu bir gece vakti içimize dönmenin iç sızısıyla
Sayıklıyoruz örtülü zamanları anımsayarak
Yaşarken ölümü düşünmenin o ketum açlığını…
Üşümeye yüz tutmuş dönek yalnızlıklar
Ağlaşırken stran içrelerinde
Köy bacalarında ki dumanları anımsayan
Üç beş yazmalı nasırlı yürek
Bir iç çekişle göğe kaldırıyordu başlarını
Kara kuru birer şekildi herşey o saatlerde
Damlıyordu oyalarına hasret ılık iç çekişlerle…
Türkülere karışırken kin nefret
Sana bana herkese benzeme uğruna
Susturarak çözümler bulunuyordu
Alnından vurulası hayallere bağlandıkça umutlar
Çocuklar uyanmıyordu uykularından
Hayallerde buluştukça
Anlıyorlardı çoğunlukla yaş(l)a(n)dıklarını
Sesi bulutlu
Sesi rüzgarlı
Sesi susturulmaya yargılı masallarında
Okundukça tozpembe altı çizili satır aralarını
Birbirine küs çocuklar büyüyordu mahzenlerde
Düşsüz odalarda fısıltılar seçip paylarına…
Ay’ın yıldızların yalnızlığından söz edip
Satarken yüreklerini birinci elden şairler
Aldırmıyor yeni yetme bilinçleri
Işıklı vitrinler önünde yutkunurken gözbebekleri
Parçalanarak çoğaldılar yufka yürek
Çoğalarak sustular küflü ekmeğin önünde saygıyla…
Bu kekeme zaman
Yumruk kadar yüreklerin alın çizgilerine sıkıştırmıştı
Acıyı
Uzaklığı
Ve birbirlerinin acısıyla uzaklığıyla çoğalmayı
Ve iki sus arası ömrün özetini çıkarmayı öğretiyordu ustalıkla
Kızılca tufandı akşam
Yoksulluğun kekre sızısı dem vurunca gövdeye
Bir muska gibi taşıyorlardı onuru yürek üstlerinde
Sır gibi kapanırken gece gözlerinde
Kapkara bir çift göz kesiliyorlardı
Kederi ezeber ede ede…
Karıncalanmış sesle
Herkes kendi kelimelerinin hapsinde
B/anane deyin sizde bir zahmet bahane üretinde…