10
Yorum
9
Beğeni
4,9
Puan
5133
Okunma

Biz yine eski yılların o ilk sancısı gibi
Başka bir mevsimin eşiğinde
Sabah güneşinin kapısında bekleyelim
İcabında tuvale çizebiliriz tazeliği
Eskiden kar daha beyaz yağardı sanki
Belliydi açelyaların ikbali beyazda
Kağıt helva devriydi
Martılar daha toktu o zamanlar belki
Aşk yalansız
Şirin ferhatsız olmaz gibiydi
Ayın şavkı daha berrak yansırdı karanlığa
Gökyüzü turnalardan sorulur
Yağmur bulaşmazdı kanatlarına
Alabildiğince yüksek uçardı kuşlar mecali derin
Derman zülfüyardı
Yaralar kabuk bağlardı dokununca
Müptelaya tutulur fukara geceler
Ömür daha çok uzar
Ve aşk daha yakın gelirdi insana
Mecnunlar anlatılırdı leyla dillerinde
Görerek geçerdi ferhat dağların arasından
Her şarkıda bir tebessüm aydınlığı vardı
Ezbere bilirdik tüm masalları
Baktıkça utanmayı
Utandıkça unutup affetmeyi öğrenirdik
Ne kadar unutursak o kadar özgür sevişirdi umutlarımız
Bu kadar metruk değildi dünya
Mendil satan çocukların yüzüne ay yansır
Ve her çiçekçi kadının ellerinde bahçe dolusu sevinç açardı
Oysa ne sen vardın ne de ben
Tel örgü yoktu kaldırım taşlarında
Şiirler düşmezdi birbirine ölmüşçesine
Asileşmezdi yüzünde kahrın hayat ağacı
Aşk ayağına dolanmazdı şafağın
Bu kadar açlığa esaret olmazdı insanlarımız
Deryalar içerdi sevmelere susamış gövdeler
Ve göğe perçinlenirdi düşlerimiz
Umut yakardı sevda türküleri
İnan ısınırdı üşüyen ellerimiz
Uzaktı imkansızlıklarımız hem de çok uzak
Lakin hiç bir kelebeğin kırılmazdı kanadı
Bekleyişi maviye boyar
Biçare de olsa dilek ağaçlarına mendil bağlardık
Hani umut vardı ya geleceğe dair
Bir yarın daha
En berrak
Ve en temizinden
Bekle döneceğim sözü tutulurdu ne pahasına olursa olsun
Ve her gitmenin bir dönüşü olurdu
Kırılan dallara inat
Zifiri karanlığa canhıraş düşmezdi zaman
Dipsiz telaşlara atmazdı kendini çöl sancısı
Küflü kararlarla açığa alınmazdı özgürlük
Nazarımda günahsızdı dünya
Şimdi her an bir eylül infaz ediliyor elma ağacında
Ya da şu an kaç baharın kalemi kırılıyor kim bilir
Mozart makamında
Ne zaman yemyeşil bir nefes alacağız
Kıldan ince değil ki boynumuz
Rüzgar saçlarımın üzerine düştükçe
Yara alıyor sarılıyorum hiçliğe
Şehir tüm kalabalığından arınıyor
Zaptedemiyorum gölgeler üstüme yürüyor
Ağzından salyalar akıyor kambur gecenin
Çığlıklar ekseninde dağılıyor isimsiz yüzüm
Ya sonra
Çılgın nehirlere çarpıyorum
Yağmurla birlikte üşüyoruz
Oysa ne sen varsın ne de ben
Ve şimdi biliyorum ki
Aşkın tek galibi
Gökte kanat izleri
Sonrası tarihe karışıyor
Biz kalıyoruz iki deliden...
5.0
93% (13)
4.0
7% (1)