16
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1970
Okunma

Başıma üşüştü melekler aklım gidip gelirken
Boşuna ezberledi ayetleri dilim
Tozlu raflarda bir roman yalnızlığında nefesim
Parmak uçlarında bekleyen
Kırık umutları topladım doğudan batıya
Tene düşen serinliğimdi beni rüzgara katan
Çarpan bir kalbin kanatları gibi
Uçup gittim yarına serilmiş ufka doğru
Güvercin kulağına fısıldadım kuş dilinde
Duymadın
Hep iki dağın arasından doğdu güneş
Ve ben en çok
Gün batıran akşamlara kırıldım
Kendi ruhuna üfleyen bir gidişin eşiğindeyim
Oysa en çok gitmekten korktum
Mevsimin gelinlik giyeni bahar der ki
Düş deresinde yağmurla birlikte ıslandık
Toprak koktu bileklerimiz
Yoktun
Ay indi gecenin yüzüne
En yetim ve en kırılgan yanıyla
Sular bastı okyanusu
Yitmeseydim kaf dağından ötede
Bu kadar benzemiyecekti anka külüne masum yüzüm
Anlattım sevginin gücünü sana
Anlamadın
Dolandı durdu keskin bıçağın sırtında öfke nöbetlerim
Üstüne yürüdüm adını gizleyen bu şehrin
Hayallerim öldü
Soğuğa değdi buselerim
Ve hep yarınlar emzirdi bu vebalı aşkı göğsümden
Bilemedin
Öylesine mazbut bir şiirim işte
Yazıldım mısralara yeşil mavi sarı
Yine en çok siyahın deltasındayım
Parmaklarım da serkeş bir kalem yazmayan
Kılıktan kılığa girdim de
Anlatamadım anılarımı buğulu camdan
Var mı gitmenin bağrında menekşe rengi bir yer daha
Söyle oraya gideyim
Sükut feryatlar dilimde
Sustum
Geceye yükseldi avazım
Eylülün gözlerinden çaldım hüznü usulca
Bir umut daha astım bağbozumu düşlerime
Bilsen bu kaçıncı umudu hüznün
Şaşarsın
Kısacası cebimde bir avuç seher yeli
Gittim işte
Artık kendini gecenin şerrinden sakla
Bu son halka yapma diyordum
Yapma
Şimdi nereye gittiğimi
Ve sarhoş gölgeler gibi nasıl tutunduğumu hayata
Sorma...
5.0
100% (16)