15
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
2290
Okunma

biliyorum daha kısa öz anlatmalı meramımı..
ama beceremiyorum içimin sesini böyle kaydetmişim böyle yayınlıyorum..
saygılarımla.
sevinçle uçurtma yapar
göğe çekerdim tebessümle
gezinirdi semada Devr-i alem’i
yanıbaşımda sen mavi, masmavi bakardın
herşey bir yana biz çürümemiş kemiklerdik
acıları henüz doğmamış geleceğin saf güzelliği..
Feri kesildi dizlerimin
ışıklarını kapadı gökyüzü
şiirler geçti hicret eder gibi; güz mevsimi:
Gözbebeklerimi titreterek
bir doğuşa müjde sunup
esmeye başladı yorgun yalnızlığım; yaralı diyarlara
sükutun rengi saçlarımın üzerinden kızıla taşındılar
sesimde kuşların cıvıltısı düşlerimi öptüler
-dur gitme- sen gidende;
ömür kapısı aralandı sandım imgeler selama durdu
birazdan, henüz: Mihrabına kurban olacaktı gönül
Ay ve yıldızları cemreledim rüzgârın ulaşamadığı koya
billurdan me’vâ sularına kırılırken uygun geceler
kanatlarım sana açılacak:
âh’ım duyulacaktı yâr : Duydun mu -yanına varmıştır yüreğim-
kalp atışımı hisset sevgili beyhûde yorulmuştu; aşk vurdu ellerime
çığlığım tazeleyerek kendini yağmaya başladı
yüzümü unuttuğum toprağın göğsüne
seni çağırmadım yâr -gelme-
beyaz entariyi martılara giydir
ölüm dönelsin başucumda
gidişin sevdaya eski zaman olsun
omuzumda uzarken gölgem
ardım sıra alıp gideyim bu şehri bütün kapılarıyla
soyunup ehramımı; bozayım matemi aynalardan geçerek
biz çürümemiş kaburgaydık; gövdemizden can düştü
anka sürüsüne kara çaldılar; bölündük ağıtlara
uyluklarımızda gizlendi o mânâ; kurudu çoşkuyla dallarımız
ölüme adadık dudağımızda ki sevgi sözcüklerini
sakladık sonsuzluğa bu aşkla benliğimizi
hür yazgıya açılsa gözlerimiz her şafak
çağırılsa ruhlarımız hududundan içeri
nereye düşüş nereye yürüyüş! -bilelim yâr-
mezuralarla ölçelim sevgimizin tarihini
öldükten sonra kim ölecek kim dirilecek! -görelim-
uçurtmam sonra vursun masum kıyılara
-ihtiramla- savruluruz dört bir yana
ellerimden gün/eş düşer yâr; -güneş-