12
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
1618
Okunma

az kalsın dirilecektim!
çocukluğumun tahta beşiğinden çıkıp
çenemdeki düğümü çözecektim; -birdenbire-
dudağımda annemin sütünün tadı
babamın yitik ıslığı ardınca
içre serviler de,
o ağıt senin;
bu ağıt benim dolaşacaktım
en tutkun ay’dan sızıp râvîler; rivayet ettiler,
fısıldadılar bana başağın özünden;
-koylarda güneşe tutulacaksın toprak dile gelecek-
kaç kurtul; dediler
küçüğüm:
İnce kumdan şiirlerle kalkıyorum mûsalladan
beni aşkla sınıyor yokluğun,
yokluğum; kızıl gül açıyor,
tomurcukların sihriyle -aşktan öte-
yalan da değilmiş -sınanıyorum-
sen içimdeki boşluk; (______)
gergef iklimler dokuyor bu yüzden yüreğim
gözlerin önü sıra; şiir yüklü yeminler süzülüyor
içimin göklerinden kanatlanıp
bu dünyanın dışından bakıyorum -görüyorum-
mavilerde geziyor yoksunluğumuz,
kırılan bir nar gibi ;
ilk rüyâ’dan gümüş kumlara dağılıyor -kerâhet vakti-
kendini doğuran pınar,
köpük köpük yosuna beleniyor
gökleri yırtarak gelen yağmur burgulanmış
eceli uğulduyor öbür yarısını arar gibi
çünkü şiirler çakmak taşı;
karanlığımı kelimeler tutuşturuyor
dilimi alevine göre ayarlıyorum;
cevapsız bırakıyorum dirimli Şiirler’i:
Temmuz gözlerinle karşıla beni
dünyalara birdenbire çıkıp gelinmiyor
yol boyu papatyalar topluyorum -dolunaylarca-
dizlerinin dibine geldiğim zaman
o dünyayı kuruyorum -senle-
saçların göğsüme düşende yalnız bana ait
kendim örüp kendim çözüyorum;
taç yapıyorum yıldızlardan
temmuza hazırlıyorum tel tel!
takamayacağımı bilsem de!
ellerimi haziran çıraları tutuşturuyor
serin servilerden gölgelere uğurluyorsun
dûandan çıkartıp beni
nasılsa benim de var bir yokluğum
pencereleri hira’ya bakan
ayet gibi iniyorum soyutlandığım aşkından
kıbleleri döne döne küçüğüm
biliyor musun?
bugün bütün yoksunlar yusufcuktur
bütün yokluklar züleyhâ
yürek tutuşacak, felek nâçâr kalacak
ağıtlar fezaya bir hüzzâm sâla
geriye: O sâla kalacak.