2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1108
Okunma
Bu kaçıncı baş dönmesi Allah aşkına?
Allahın adını da getirdim al bak
Ayaklarımın altında milyonlarca karınca
Gidemesek de, en azından ‘gidiyorduk’ diye
Zorla adım attırıyorlar beni yaşamaya
Yaşam dedikleri pembe bir masal olmadı asla
Ellerim mesela güverteye hiç değmedi
Ya da ellerinden tutup, yüreğinden öpmedi
‘Aminsiz’ duaların çokluğunda açığa alınmış
Saçlarını gün ışığında tarayıp, kıyısına çekilmedi
Fakat hülyasız olmaz diyen şairlere inanıp
Sarıp sözcüklerini sineme, sinen gibi tarihsiz
Geçmişin düş kırıklarını yamadım elemsiz
‘Sende ki’ şarkıya her bir kılımı asarken
İçine gömülmemi tebrik eden kuşu tanıdım
Cami önünde bulunan bir pırpır sefilliğinde
Bu dört yüz altmışıncı mesai vakti diye
Mavi yastığına yasladım senin eşsiz kokunu
Bir zeytin bu kadar manalı olmalıydı bakışına
Yüz sürmeye, senli olmanın sergüzeştliğiyle
Işık yandı söndü, Allah için ben de sana
Sen de bana derken bildim aşk değil masal
Hani düşmek nasıl diye düşünür ya insan
Bilmem yıldızların hangisi tatmıştır aşkı
Ben yıldız olup, düşürmedim senin adını
Her yıldız bir gün düşebilir diye düşündüm
Çok düşündüğümden ‘mazhar’ derlemiş ya
Bundan birkaç yüzyıl önce sensiz iken bana
Hiç fark etmekle boşa geçirmedim zamanı
Var olduğumuz sürece, inandım masalsız sana
5.0
100% (8)