Okuduğunuz
şiir
30.5.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
şehrin çocukları
pamuk ellerine şükranlarımı sunuyorum annem...
şehir salıncaklı çocukların rüyalarını çalmış dede korkut masalları bitmiş taştan evlerin camları kırık mesela sıcak kek kokusu yok oysa içim çekiyor leblebi tozunu
şehir uçurtmayı vurmuş sema yalnız martısı bile dilsiz portakal şekeri karaborsa artık örneğin dün çöp adam taşındı üç ortalı yaşamdan okunaklı son sözü acıklı iki kadeh şarabı kaldı elimde
şehir dumanlı metalik katiller istila ediyor yeşili kap kaça açıldı dünya polyana ağlıyor ilk defa avcuma nerde gün ışığı nerde yabani açelya düşük yaptı insanoğlu naaşı kirli
şehir bitli saç diplerim yara bere içinde sol yanım sökük iğne iplik tutmuyor çocuk kalmak ne kadar zor
şehir yalancı pembe kaftanın yüzü çökmüş kara iktidar sahibi ismi bile geçmiyor saflığın kanlı idamlar meşhur bu ara asıldı çocukluğum anne tuna boyunda
şehir orospu beş kuruşa satıyor ruhunu sokağın kedisi görmüş dün gece zil zurna sarhoş kusmuk kokuyormuş üstü başı
çocuk kapa gözlerini yusufcuk masalı okunacak kulağına sihri tanrıda gizli...
lamour
can dostlarıma ve değerli seçim kuruluna şükranlarımı bir borç bilir nice şiirlerde buluşmak dileğiyle.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu şiir okuyucu mutlaka çocukluguna götürmüştür o anadoluda geçen yaşantılar şimdi yerini şehirlere bıraktı nere baksanız beton yıgınları yeşilikler bile muhtaç insanlar degişti şehirde insanlıgını yitirmiş ne ararsanız var çocukların oynayacakları oyun sahaları bile yok şiir güzeldi ve akıcıydı kutluyorum günün şiiri olmayı hak etmiş
Evet, şehir her şeyimizi alt üst etti, Yüreğimiz kirlendi, dilimiz paslandı.Otomasyona takıldık hepimiz . Ancak çocukluğumuza ait yaşanmışlıkları, hayallerimizi ,saflığımızı çalamadı. Siyah beyaz güzel bir dünyamız vardı, şimdi hepimiz rengarenk olduk.Bizler bunları yaşayan son kuşağız .Ben ,bizden sonra ki neslin haline daha çok üzülüyorum. Onlar tamamen metalaştırıldı. Geçenlerde 6 yaşında bir çocuğun , ilk kez inek gördüğünü ve heyecanlandığını gördüm. Aaa,anne ,inek dedi. Fotoğraflarda gördüğü hayvanı ilk kez görüyordu ,tanımıştı.Onlar için bir şeyler yapabilirsek ne mutlu . Ve ,Siz içimizdeki çoçukluğa, geçmişimize ve kaybettiğimiz şehrimize çok güzel göndermeler yapmışsınız. Çok güzel bir eser ortaya çıkmış,yüreğinize ,elinize sağlık
Sevgili Lamour Ey yüzünü görüp, tanımadığım sadece yaşının küçüklüğünü bildiğim kendi küçük, kalemi büyük genç kalemimiz;
Şiirden öte; Ne kadar kaldığını bilmediğimiz sayılı nefesi henüz alabilirken belki de okyanusta bir katre olsun diye; sana dair duygu-düşüncelerimi bil istedim. İşte bundandır nicedir bu mektubu yazmayı istiyordum. Kısmet bugüneymiş...
Siteye gelip daha ilk yazdığın şiirini okuduğumda bir okuyucu g-özüyle kendi kendime dedim ki, bu kalem kavi, farklı, okunası, takip et. Ettim... Yorum yazsam-yazmasam da; bir çok kalemi okumaktan vazgeçmediğim ve vazgeçmeyeceğim gibi senin de her şiirini sessizce okudum gittim.
Hatırlar mısın ilk zamanlar ne olmayacak hatalar yapıyordun kelimelerde:) Bunda; Yurtdışında olmanın da etkisi olduğunu öğrendim sonradan. Bir de hemen asayım telaşı vardı :)
Hoş hangimiz yapmıyoruz ki?
Düzelir düzeltilir... Varsın hatalar-yanlışlar yazılarda olsun, beyinler de yürekler de olmasın yeter ki...
Dikkatli bir okuyucu olarak görüp bu yanlışlıkları bildirdiğimde; karşısında anlayışını, saygılı ve en önemlisi denilenlere kulak verip kaale alan-uygulayan tutumunu gördüğümde üstüne üstlük kırılmayıp tüm samimiyetinle ettiğin onca teşekkürünle anladım ki; bu çocuğun yüreği yaşının çok üstünde ve şiir sevdasıyla çarpıyor.
Yanılmamak ne güzel. Yanıltmadın beni çocuk.
İlerleyen zamanda artık 'Şiir'lerinde kelime hataları da yapmıyorsun farkındayım ve bildirme görevim de çok zamandır bitti:) Her şiirinde biraz daha gördüm ki; hep ileri gittin daha bir ilerledin şiir adına, şiir yolunda daha bir demlendi dizelerin.
Hepsi için kutlarım seni can-ı gönülden...
Gelelim bugünkü 'Şiir'ine. Bir şehir içindekiler sesler değerler-değersizlikler unutulanlar, hatırlananlar... İçinde barındıklarıyla 'Şiir' geçmiş, bugün gelecekti... Tümünü gözönüne getirmekti çokluktu, çoktu... Güzeldi yine.
Senin de ben gibi düşündüğünü düşünerek diyorum ki; Güne gelmek, böcek çiçek gereğinden çok önemsenip, burada bulunmaktaki-yazmaktaki asıl-tek amaç bu olmamalı bence. Bu uygulama; O gün yayınlanmış en iyi şiir bu gibi algılanmaktan öte; 'Şiir'in daha çok okurla buluşması; okuyucunun görmesi-tanıması ve şiir adına duygu-düşünceleri söylemek-görmek-paylaşmak-göstermek adına olan bir platform gibi düşünülmeli. Tabi yine bence bana göre ya da en azından ben böyle düşünüyorum...
-Ki as'l olan şiiri sevmek, yürek sesini kaleme dökmek ve paylaşım yeri olan burada paylaşmak, gerisi teferruat...
Evet.. Sevgili Lamour; Madem bu uygulama var; 'Şiir'i günde görmenin tarafımı ziyadesiyle mutlu ettiğini demeden de geçemeyeceğim. Yakışmış-yaraşmış yerine elbette. Hele hele 'Şiir' hikayesinde belirtildiği gibi; anneye adandığını görmek daha bir güzel-özel.
Ayrıca güne gelmemiş olsa ne farkederdi ki! Sen zaten yazabilensin. Farklı temalarıyla, hayata bakışını yansıtmanla, hatta bazen yazdıklarıyla uç, sivri, çılgın-bunları bu çocuk mu yazıyor denebilecek kadar cesur bir kalemsin. O yüzden hep yola devam gençlik, yazmaya-okumaya devam, yılmadan, pes etmeden...
Ve... Epey uzadı mektubum farkındayım, affola..
Lakin; Tümüne ilave olarak ve en önemlisi şunu da mutlak demeli/deyip gitmeliyim.
Sen ve senin gibi; Genç yaşta edebiyata gönül veren, yazan-okuyan gençlerimizi gördükçe öyle çok mutlu oluyorum ki anlatamam.
Yüzümü görmeden bilmeden tanımadan tarafımı yüreğine koyan güzel insan, bilir misin senin de-kalemin de bir başka g-özümde ondandır bu mektup tarafına.
Yolun açık olsun genç kalemimiz. Her dem şiirle, şiirlerin güzelliğinde ol ve öylece kal...
Sevgiyle...
sera. tarafından 5/31/2012 2:06:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Lamour; Madem lütfedip anne yerine koymuşsun beni o zaman diyeceklerime kırılmayacağını düşünüyorum.
Şu an gördüğüm durumu mesaj yoluyla değil açıktan yazmamın sebebi ilk ve sonrasındaki etkili yorum değişikliğinin ola ki başkaları tarafından farklı düşünülüp algılanabilmesi ihtimaline açıklık getirmek adınadır.
Artdüşüncesiz, belki de birden fazla etkili yorum yapılabildiğini sanıp, bilmediğinden yahut gençliğinin verdiği o anki duygu ve heyecanla öncesinde yapmış olduğun etkili yorumu sonra tarafıma sunmuşsun.
Ama darılma güzel insan bu durumun düzeltilmesi ve her kim olursa olsun yazdığı yorumu öncesinde etkin kılmışsan yine onda kalması ve iadesi daha doğru, şık ve etik bir davranış olacaktır bence.
Mühim olan demiştik ya, böcek, çiçek, renklendirme değildir.. As'l olan şiiri sevmek, yazmak okumak paylaşmaktır. Gönlünün pembeliğinde pembe olmak ve bunu bilmek yeterlidir tarafıma.
Hem böylece belki bilmeden tekrar yapabileceğin böyle bir durumu da engellemiş, tekrarına meydan vermemiş olurum bir büyüğün olarak:))
hoşgeldin annem seni ve yüreğini bildikçe tekrar şükrediyorum doğduğuma ruhumu en çok ruhun anlar her daim omzumdaydı elin görmesemde bilmesemde yanımdaydı sıcak özün iyi ki varsın gül yüzlüm rabbim korusun seni daima
Sevgili Lamour; Madem lütfedip anne yerine koymuşsun beni o zaman diyeceklerime kırılmayacağını düşünüyorum.
Şu an gördüğüm durumu mesaj yoluyla değil açıktan yazmamın sebebi ilk ve sonrasındaki etkili yorum değişikliğinin ola ki başkaları tarafından farklı düşünülüp algılanabilmesi ihtimaline açıklık getirmek adınadır.
Artdüşüncesiz, belki de birden fazla etkili yorum yapılabildiğini sanıp, bilmediğinden yahut gençliğinin verdiği o anki duygu ve heyecanla öncesinde yapmış olduğun etkili yorumu sonra tarafıma sunmuşsun.
Ama darılma güzel insan bu durumun düzeltilmesi ve her kim olursa olsun yazdığı yorumu öncesinde etkin kılmışsan yine onda kalması ve iadesi daha doğru, şık ve etik bir davranış olacaktır bence.
Mühim olan demiştik ya, böcek, çiçek, renklendirme değildir.. As'l olan şiiri sevmek, yazmak okumak paylaşmaktır. Gönlünün pembeliğinde pembe olmak ve bunu bilmek yeterlidir tarafıma.
Hem böylece belki bilmeden tekrar yapabileceğin böyle bir durumu da engellemiş, tekrarına meydan vermemiş olurum bir büyüğün olarak:))
hoşgeldin annem seni ve yüreğini bildikçe tekrar şükrediyorum doğduğuma ruhumu en çok ruhun anlar her daim omzumdaydı elin görmesemde bilmesemde yanımdaydı sıcak özün iyi ki varsın gül yüzlüm rabbim korusun seni daima
Aslında şiirde sıklıkla kullanılan kelimelerin şiirini boğduğunu/bozduğunu düşünürüm hep, fakat siz öyle güzel, öyle yerli yerinde kullanmışsınız ki "şehir" kelimesini hakikaten çok beğendim.
Yine dün görmediğim bir şiiri geçte olsa okumamı sağlayan seçki kuruluna ve size teşekkür ederim.
"İçimde soğuk bürosunun renksiz penceresinden uzak karşı kırlara gülümseyen bir çocuk var" Çoğumuzda var, Ama bizi o büroya çivileyen başka şeyler de, maalesef...
"şehir salıncaklı çocukların rüyalarını çalmış dede korkut masalları bitmiş taştan evlerin camları kırık mesela sıcak kek kokusu yok oysa içim çekiyor leblebi tozunu"
tahterevallinin paslanmış coşkusuna saklanır gecenin gözlerinde kaybolan umutlar... yufka ekmeğinin arasına kızarmış yufkayı düren çocuğun saflığına tecavüz eder kirlenmiş düşlerin cesur kahkahası... betonarme binaların gölgesi sıkarken dünde kalan eksik heceleri, kafası dumanlı gölgeler kemirir yarını arayanın avuçlarını... oysa düşlerine bir kerpiç evin duvarındaki sadakat kadar nem yükleyenindi yaşamın en bakir yanı!...
"şehir uçurtmayı vurmuş sema yalnız martısı bile dilsiz portakal şekeri karaborsa artık örneğin dün çöp adam taşındı üç ortalı yaşamdan okunaklı son sözü acıklı iki kadeh şarabı kaldı elimde"
hayat önce kelebeklerin ömrünün kanına girmiş... sonra masallarının damarlarında büyüyen kozasız duaların çitlerinden düşürmüş özlemek diye inleyen zılgıtları... atlasın yalnızlığına hüznün tomurcuğunu ekmiş martıların kekre ağıtları... karınca cenazelerinin mezarımsı bilinmezliğinde bulunmuş acının yutkunamayan öfkesi...
"şehir dumanlı metalik katiller istila ediyor yeşili kap kaça açıldı dünya polyana ağlıyor ilk defa avcuma nerde gün ışığı nerde yabani açelya düşük yaptı insanoğlu naaşı kirli"
âh çehresine masumiyetin toprak kokulu ezgisini süren yaşam!... oysa kâinatın ellerini tutacaktı sokak çocuklarının gözlerindeki uğultu daha!... gün ışığının tırnağını kırdı gecenin haramileri... gökkuşağı ilk ihanetini yaptı renginin birini savaşçıl çığlıklara satarak!...
"şehir bitli saç diplerim yara bere içinde sol yanım sökük iğne iplik tutmuyor çocuk kalmak ne kadar zor"
yaşam!... arka sokağında kaç çocuğun, kaç kadının, kaç kimsesizliğinde kimsesizini arayanın düşlerini gasp ettin söyle!... söyle yaşam! yaralı yanlarımıza yarasını banmak isteyenlerin diz kapağına hangi sorguyu süre süre çökerttin maviyi...
"şehir yalancı pembe kaftanın yüzü çökmüş kara iktidar sahibi ismi bile geçmiyor saflığın kanlı idamlar meşhur bu ara asıldı çocukluğum anne tuna boyunda"
asya sızılı fermanlar tarıyor çocukluğumuzun dokunmazlık çadırını! kaç ölü ... kaç yaralı hesabını yaparken yakıyoruz gemileri... yalanın döşüne yaslanıyor terkedilmiş bir fermanın silik alfabesi ... âh annemin yazmasındaki kokuda kaybettiğim çocuk yanım kuşların gökyüzüne küs zılgıtlarını duyuyor musun!...
"şehir orospu beş kuruşa satıyor ruhunu sokağın kedisi görmüş dün gece zil zurna sarhoş kusmuk kokuyormuş üstü başı"
zil zurna sızıların yavan kıvranışına sokulurken takvimsiz bekleyişlerim/iz bir kedinin eğreti gölgesine kaçmış yaşamın kör mırıldanması... yoksa! yoksa hesapsız bir matematiğin edebiyata sevdalı sessizliğimi bu bekleyiş ey yaşam!...
"çocuk kapa gözlerini yusufcuk masalı okunacak kulağına sihri tanrıda gizli..."
hadi kendim! kirpiğindeki nakaratı defnet sonszuluğun beşiğine... Birazdan mumyalanmış masalları okuyacak alfabesini kayıp kentten getiren umut kırlangıçları...
şiir ne güzeldin... içinde çıktığım yolculuk ruhumdaki kasfete ışıklar ekti bağıra bağıra...
üzülmeyin ben de yıllar önce şimdi çok değerli bir dostum olan kişiye yapmıştım... hatta bu durumdan dolayı bana kırılmıştı... sonrasında çok değerli bir dostluk kuruldu aramızda...
sevgili mehtap hanım bilmeden işlediğim hata için çok çok özür dilerim huzurunuzda etkili yorum konusunda beni affetmenizi dilerim gecenin nurunun yanınızda olması dileğiyle sevgilerimi arz ediyorum
üzülmeyin ben de yıllar önce şimdi çok değerli bir dostum olan kişiye yapmıştım... hatta bu durumdan dolayı bana kırılmıştı... sonrasında çok değerli bir dostluk kuruldu aramızda...
sevgili mehtap hanım bilmeden işlediğim hata için çok çok özür dilerim huzurunuzda etkili yorum konusunda beni affetmenizi dilerim gecenin nurunun yanınızda olması dileğiyle sevgilerimi arz ediyorum
İki kardeş düşünüp taşınmışlar ve ellerini açarak Ulu Tanrı'ya şöyle dua etmişler.
"- Büyük Allahım, bizi iki kuş yapın da, hem babamızın dayağından kurtulalım, hem de koyunlarımızı arayalım. Tam dualar, bitince Allah onların bu dualarını kabul edip ikisini de birer kuş yapıvermiş. Halk da bu kuşlara Yusufçuk ismini vermiş. İşte Yusufçuk, kış gecelerinde öten, birbirine seslenen bu iki kardeştir. O gün bu gün, iki kardeş bazen koyunları arar dururlarmış.
- Yusuf, koyunları buldun mu? Bulamadım, sen buldun mu?
Tebriklerimle Matmazel
Yürek sesinizi kutlar tüm çocuklar adına teşekkür ederim...
leblebiyi ezip üstüne şeker atardık, yerken arada öksürtse de harika olurdu ha bir de ıslatınca harika olurdu o toz karışım...
ben anne deyince daha çok çörekleri hatırlıyorum, koca bir sini yapardı annem, fırında pişirtir getirirdi, günlerce yerdik... kışınsa eğer kuzinemiz vardı üstünde ısıtır, tereyağlar, peynir koyar arasına uf ffff....
boşuna hep çocuk kalsaydım keşke dedirtmiyor bu hayat yahu...
("naşı kirli", "naaşı" mı olacaktı canım?)
.... Lamour, seviyorum seni....
NebihaMuradî tarafından 5/30/2012 1:34:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.